Suriye'nin özgürlüğüne sevinmekten korkanlara
Pek çok Müslümanın Suriye’deki olaylara tepkisi, yaşananları doğru bir şekilde değerlendirememekten dolayı beklenen seviyede değil. Bunun birkaç nedeni olabilir:
- Siyasi güçlerin rolüyle ilgili sorular: Suriye’nin özgürlüğüne kimin destek verdiği ya da kimin göz yumduğu hakkında kafa karışıklığı.
- Özgürlük operasyonunu gerçekleştiren gruplar hakkında şüpheler ya da bilgi eksikliği.
- Gelecekte yaşanacaklardan endişe.
Belki de bu nedenlerin hepsi zihninizde yer etmiş olabilir.
Kardeşim, şunu anlamalısınız:
Bu sürecin zorluğunu ve tehlikelerini tam anlamıyla kavrıyoruz. Özgürlük mücadelesini gerçekleştirenlerin önümüzdeki günlerde ne yapacağını bilmiyoruz. Allah’tan onlara doğru yolu göstermesini, yardım etmesini, başarı vermesini ve sözbirliği içinde O’nun emirlerine uymalarını diliyoruz.
Ancak bütün bu belirsizlikler, sizi Şam’daki kardeşlerinizin sevinçlerini paylaşmaktan alıkoymamalı. İşte onların sevinç sebepleri:
- Allah’ın evlerinin temizlenmesi: Suçlular ve dış güçler tarafından talan edilen ve kirletilen camilerin yeniden ibadete açılması, ezanların yükselmesi ve namazların kılınması.
- On binlerce kardeşimizin özgürlüğüne kavuşması: Zindanlarda taşları bile eritecek işkencelere maruz kalan mahkumların serbest bırakılması.
- Mahkum yakınlarının mutluluğu: Babalar, anneler, kardeşler ve evlatların sevdikleriyle yeniden bir araya gelmesi.
- Kudurmuş liderin düşüşü ve kaçışı: Halkını yıllarca baskı altında tutan tiranın çaresizlik içinde kaçtığını görmek.
- Şam halkının özgürlüğü tatması: 54 yıl süren baskıdan sonra özgürlük ve onur havasını solumaları.
- Müslümanlara umut aşılanması: Çok derin köklere sahip olduğu sanılan bir rejimin örümcek ağı gibi dağıldığını görmek, Müslümanlara cesaret ve umut verdi.
Bu sevinçlerin her biri Allah’ın sevdiği şeylerdir ve müminlerin kalplerine neşe verir. Bu duygularla sevinmek, düşüncesizlik ya da politik bilinçsizlik değildir; aksine, bu sevinci yaşamamak düşünce ve duygu dengesizliğidir.
Suriye'deki devrime neden seviniyoruz?
Aşırı temkinli davranmak ve sevinç göstermemek, hikmet ya da akıl göstergesi değildir. Bu tutum, sizi kardeşlerinizle sevincinizi paylaşmaktan alıkoyar ve aranızda bir mesafe oluşturur. “Müminler ancak kardeştir” ayetinin gereği, onların sevinçlerine ortak olmak ve hüzünlerine üzülmek değil midir? Sevinç göstermemeniz esasında onları üzer ve aranızda bir soğukluk meydana getirir.
Dün yazılı paylaşımlar yaptım, bir kardeşimiz Suriye’den şöyle yorumladı: “Doktor İyad, yazmak yetmez, bir de bize gülerek video çekmelisin.”
Bu kardeşimiz ve Şam’daki diğer kardeşlerimiz için gülerek bir video çekip size hayır dualarımı ve tebriklerimi ileteceğim.
Belki şöyle diyebilirsiniz: “Ama korkuyorum ki günler öyle olaylar getirir ki bu sevinci unuturuz ve insanların içinde bir kırılma yaşanır.”
Evet, ne olursa olsun, olanlar bu zaferin coşkusunu ve Allah’ın rahmetinin inişine dair sevincinizi unutturmasın.
Düşmanlarımız Gazze’de bu sevinci unutmamızı istediler, Şam’da da unutalım diye uğraşacaklar. Amaçları özgürleşme umutlarımızı tamamen kırmak ve bizi kendi zincirlerimizi kırmaktan korkar hâle getirmek. O nedenle de sevinmekten kaçınmak, onların planlarına teslim olmak demektir.
Bu günlerde şahit olduk ki bazı mahkûmlar kurtulmaları için kardeşlerimiz yanlarına geldiğinde, kilitlerini kırıp onlara “Çık, artık özgürsün” dediklerinde korkuyor, tereddüt ediyor ve şüpheye düşüyorlardı. Bu ânın gerçekten gelip gelmediğine inanamıyorlardı.
Biz de onlar gibi olmak istemiyoruz; özgürleşmenin imkânsız olduğunu düşünmek, bu dünyada sadece güç sahiplerinin istediği şeylerin gerçekleşebileceğine inanmak istemiyoruz. Zira ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, Allah onları kuşatandır.
Evet, onlar plan kuruyor şüphesiz ama: “Onlar tuzak kurar, Allah da tuzak kurar. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Âl-i İmrân, 54).
Bizim görevimiz her olayı değerlendirmek, sürekli korku ve şüphe içinde kalmak değil.
Bu günlerde duyguların canlılığını korumak önemlidir çünkü insan duygusal olarak yoğun olduğu zamanlarda dersler çıkarır ve ibret alır. Yaşananlardan ders almak, onunla etkileşime geçmek ve zafer unsurlarını anlamak zorundayız; sürekli korku ve tereddüt içinde donup kalmamalıyız.
Önümüzdeki günlerde gerilemeler yaşanması muhtemeldir ve bu, mücadelenin, sınanmanın ve tecrübelerin olgunlaşmasının bir parçasıdır.
Afganistan’dan bu konuda büyük bir ders alabiliriz. Afganistan:
- Rus işgalinden kurtuldu: Uzun ve acı dolu bir mücadeleden sonra özgürlüğünü kazandı.
- İç çatışmalar yaşadı: Bir zamanlar kardeş olan gruplar kendi aralarında çatıştı ve iktidar için mücadele ettiler. Ardından Afganların arasından, onları bu birbirleriyle çatışan gruplardan kurtaracak biri çıktı.
- Yeni bir işgal yaşadı: Afganistan, dünya güçleri tarafından tekrar işgal edildi ve halk büyük acılar çekti.
- Ancak Afganlar, 20 yıl boyunca sabrederek ve direniş göstererek işgali sona erdirdi ve tekrar özgürlüklerini kazandılar.
Afganistan tecrübesinde bir önemli ders ise Amerika’nın planlarının nasıl boşa çıktığıdır. Amerika, Afgan mücahitlerini kontrol altına aldığını ve onların kendi isteklerinin dışına çıkmayacağını, planının sağlam olduğunu zannetmişti. Ancak ihtirasları boşa çıktı, onların elleriyle zelil oldu ve 20 yıl sonra yenilmiş olarak çıkıp gitti.
Bu süreç bize neyi gösteriyor? Allah, zamanla temiz olanı kirli olandan ayırır ve mazlum/mustazaf kullarına nimetini tamamlar.
Özgürlüğün değeri
Tağutların boyunduruğu altında yaşamak kadar kötü bir şey yoktur. Ümmetin cihat ruhunu kaybetmesi ise bundan bile kötüdür.
Bugünün sevincini yaşamak, geleceğe hazırlıklı olmakla çelişmez. Bu ikisini bir arada dengelemek mümkündür. Hem Şam’daki kardeşlerinizin zaferine sevinmek hem de Gazze’deki kardeşlerinizin acısını hissetmek bir çelişki değildir. Bu bir dengedir.
Sevinmek ve dua etmek
Bu nedenle:
- Sevinin: Bugün yaşanan zaferleri kutlayın ve bu sevincinizi gösterin.
- Dua edin: Allah’tan, Şam, Filistin, Sudan ve tüm İslam beldeleri için hayırlı sonuçlar dileyin. Tüm bu süreçlerde Allah’ın bizleri hayırlarda istihdam etmesini niyaz edin.
Unutmayın: Allah işinde galip olandır, ama insanların çoğu bunu bilmez.
Bu içerik Kulliyetu Neva tarafından tercüme edilmiştir. İçerikte yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir