Mahmut Cemil İnce

Mahmut Cemil İnce

Gazze'de yaşananlar ve Yahudileştiğimizi fark etmek

Gazze'de yaşananlar ve Yahudileştiğimizi fark etmek

Yahudilik birçok disiplinde farklı açılardan ele alınıyor. Bir ırk olarak, bir dini inanış olarak, antik çağdaki bir millet olarak, modern çağdaki bir topluluk olarak...

Ancak Müslümanlar olarak Yahudiliği bir de karakter vasıfları düzeyinde ele almak gerektiği kanaatindeyim.

Allah azze ve celle Kur'an-ı Kerim'de birçok farklı kesimin karakter vasıflarından bahsediyor. Yahudilerin, kafirlerin, münafıkların, zalimlerin, fasıkların... Bu karakter vasıfları şüphesiz gerçek Müslümanların ve mü'minlerin uzak durması gereken vasıflardır. Bu grup insanların karakterine has olan çirkin vasıfları benimsemek, onların şerli işlerini takip etmek insanı Yahudileştirir, kafirleştirir, münafıklaştırır, zalimleştirir, fasıklaştırır. Belki itikadi olarak değil ancak ameli olarak bir Yahudinin yahut bir münafığın adımlarını takip etmek hiçbir Müslüman açısından yakışık almayacak bir durumdur.

Bu sebeple Allah azze ve celle'nin ayetlerini okurken Yahudiler gibi şerli kesimlerin karakter vasıflarına, hal ve hareketlerine, neleri yaptıklarına ve neleri yapmadıklarına dikkat etmemiz gerekir. Onların adımlarını takip etmemek, onlar gibi olmamak icap eder. Nitekim her namazımızda tekrar tekrar kıraat ettiğimiz Fatiha Suresi'nde biz Müslümanlar Allah azze ve celle'ye şöyle niyaz ediyoruz:

"Bizi sırat-ı müstakime ilet. Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna. Gazaba uğramış ve sapmışların yoluna değil." (Fatiha 6,7)

İslam alimleri burada "gazaba uğramış" olarak nitelenenlerin Yahudiler olduğunu belirtir. Yahudileri Allah azze ve celle'nin gazabına düçar eden şeylerin ne olduğu Kur'an-ı Kerim'de açıkça belirtilmektedir. Bizim de Allah'ın gazabını celbedecek bu işlerden uzak durmamız icap eder.

***

İsrail'in Filistin topraklarını Yahudileştirmeye yönelik faaliyetleri 150 yılı aşkın süredir devam ediyor.

Bu faaliyetler özellikle son yıllarda günden güne daha kanlı bir hal alıyor. Bilhassa son birkaç senedir Gazze Şeridi'nde yaşananlar tahammül sınırlarını zorluyor.

Tüm bunlar karşısında Müslümanların tepkisizliği ve etkisizliği ise gerçekten ne kadar aciz bir durumda olduğumuzu yüzümüze bir kez daha çarpar nitelikte. Acziyetten de öte, aslında yaşananlar bizlere şunu gösteriyor. Bizler maalesef "Filistin Yahudileşmesin" diyip dururken bizzat kendimiz Yahudilerin şerli vasıflarını sergilemeye başlamış durumdayız.

Allah azze ve celle bize "düşmanlarınıza karşı savaşın, size yardım edeceğim ve galip gelecek olan sizlersiniz" buyurmasına rağmen bizler Yahudiler gibi davranıyoruz.

"İsrailoğulları 'Ey Musa! Onlar orada bulundukları sürece biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve rabbin gidin savaşın, biz burada oturacağız!' dediler." (Maide, 24)

Allah azze ve celle bize yardım ve desteğini vadetmesine, cömert ve merhametli davranmasına rağmen ona karşı sui zan besliyoruz. Sanki -haşa- Allah'ın kudret ve cömertliği yokmuş gibi aşağılık bir tavır içerisine giriyoruz.

"Yahudiler 'Allah’ın eli bağlanmış!' dediler. Asıl kendi elleri bağlanmıştır ve söyledikleri yüzünden lanetlenmişlerdir. Aksine O'nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir." (Maide 64)

Allah azze ve celle bize ilim, hikmet ve güç vermesine rağmen ayrılığa düşüyor, haddi aşıyor, hakkı ve hakikati tanımıyoruz

"Andolsun ki biz (vaktiyle) İsrailoğulları'na Kitab, hüküm ve peygamberlik verdik, onları tertemiz şeylerden rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık. Ayrıca onlara din konusunda emirlerimizden deliller verdik. Onlar ancak, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki bağy yüzünden ayrılığa düştüler." (Casiye, 16-17)

Allah azze ve celle bize peygamberler, sıddıklar, müceddidler, mücahidler ve emsalsiz liderler eliyle yol göstermesine, bize yardımcı olmasına rağmen, bizler Yahudiler gibi buzağıdan, paradan, kibirden, hevadan putlar ediniyoruz.

Allah azze ve celle bizi Tih Çölü'nden çıkardıktan sonra, doğru yolu, imanı, hidayeti öğrettikten sonra hala Yahudiler gibi şaşkınlık ve kibir içerisinde bocalıyoruz.

Allah azze ve celle bize hesapsız nimet vermesine, hiçbir dünyevi rızık endişemiz olmamasına rağmen, Yahudilerin bıldırcın eti ve kudret helvası yerine daha düşük yiyecekler istemesi gibi dünyalık üzerine dünyalık istiyoruz.

Allah azze ve celle bize çok açık şeyler emretmesine, kurtuluşumuz için iman, sebat ve cihadı bize yazmasına rağmen, kendilerine bir sığır kesmeleri emredilen Yahudiler gibi sorular içerisinde bocalıyoruz. Yahudiler, kesmeleri emredilen sığırın şeklini, yaşını, rengini sorup haşa Allah'ı ve peygamberini alaya alıyorlardı. Biz de bizlere emredilen cihadın ve diğer amellerin şeklini, türünü, alakasız her şekil detayını sorup haşa Allah'ı ve peygamberini alaya alır gibiyiz.

Allah azze ve celle bizi insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı ümmet olarak nitelediği için kibre ve gurura kapılıyoruz. Allah'ın bizlere zafer vaadi olduğu için büyükleniyor ve rehavete kapılıyoruz. Tıpkı Yahudilerin, Allah'ın kendilerini alemlere üstün kılması sebebiyle gurura ve kibre kapılıp helak olması gibi. Oysa Allah azze ve celle şöyle buyuruyor:

"Ey insanlar! Allah'ın vaadi gerçektir. O halde dünya hayatı sizi aldatmasın. Çok aldatıcı (şeytan), sizi Allah(ın affına güvendirmek) ile aldatmasın." (Fatır, 5)

Kıymetli kardeşlerim!

Bugün zafer bizden uzaklaşıyor, zillet üzerimize yapışıyor ise bu Yahudilerin Allah'ın gazabını çeken amellerini tekrar ediyor oluşumuzdandır. Bugün bizler cihadı, harekete geçmeyi, her anı Allah'ın dini için yaşamayı terk ediyoruz. Allah'ın dinini oyun ve eğlence gibi kabul ediyoruz. Dinimiz hususunda ciddiyet içerisinde değiliz. Dünya iman ve küfür arasındaki savaşla çalkalanırken, iman ehli katliamlardan geçirilirken gündelik hayatlarımıza olduğu gibi devam ediyoruz. "Filistin Yahudileşmesin" derken bizatihi kendimiz Yahudileşiyoruz.

Kardeşlerim!

Allah'ın zafer vaadi bizleri rehavete itmesin. Şüphesiz zafer, uğrunda mücadele edenler için bir anlam ifade eder. Eğer bizler bu zafer için hiçbir amel işlemediysek, zaferin gelmesi bizlere hiçbir şey katmayacaktır.

Rabbim bizleri Yahudileşmekten, onlar gibi gazaba uğrayıp lanetlenmekten ve helak olmaktan muhafaza eylesin.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 2264 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
6 Yorum
    Mahmut Cemil İnce Arşivi