Mohammed Mourtaja

Mohammed Mourtaja

İsrail Lübnan saldırısıyla dikkat dağıtmayı mı amaçlıyor?

İsrail Lübnan saldırısıyla dikkat dağıtmayı mı amaçlıyor?

Bu hafta Lübnan, Hizbullah üyelerinin iletişim cihazlarını hedef alan ölümcül patlamalarla sarsıldı. Patlamalarda aralarında iki çocuk ve birkaç sağlık çalışanının da bulunduğu en az 32 kişi hayatını kaybederken binlerce kişi de yaralandı.

İsrail bu kitlesel siber saldırının sorumluluğunu reddetmezken, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya yakın bazı yetkililer saldırının arkasında İsrail'in olduğunu ima etti.

Bu saldırı, Hizbullah ve İsrail arasında daha önce yavaş ilerleyen bir yıpratma savaşında yeni bir tırmanışa işaret ediyor. Saldırının büyüklüğü çok büyük ve eşi benzeri görülmemiş olsa da sürpriz değil.

İsrailli yetkililer haftalardır Hizbullah roketlerini durdurmak ve yerlerinden edilen 60 binden fazla İsraillinin kuzeydeki evlerine dönmelerini sağlamak için askeri müdahaleye ihtiyaç duyulduğunun sinyallerini veriyorlardı.

Saldırılardan bir gün önce İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant Amerikalı yetkililere Hizbullah'la yaşanan gerilimin tam anlamıyla bir savaşa dönüşmesini engellemek için "zamanın tükenmekte olduğunu" söyledi.

Gerçekten de bu saldırı böyle bir savaşın başlangıcı olabilir. İsrail'in devam eden provokasyonları Hizbullah'ı karşılık vermeye zorlayacak ve bu da kapsamlı bir savaşı tek olası sonuç haline getirecektir.

Perşembe günü İsrail, savaşın başlamasından bu yana güney Lübnan'a yönelik en ağır bombardımanı gerçekleştirerek saldırganlığını tırmandırmaya devam etti. Cuma günü Beyrut'ta nüfusun yoğun olduğu bir mahalleye düzenlenen hava saldırısında aralarında çocukların da bulunduğu en az 14 kişi ve Hizbullah'ın üst düzey komutanı İbrahim Akil öldü.

Ancak savaş tehdidi, dünyanın dikkatini Gazze'den başka yöne çevireceği ve İsrail'in Filistinlilere yönelik toplu katliam ve etnik temizliğini tamamlamasına olanak tanıyacağı için Lübnan'ın çok ötesinde sonuçlar doğuracaktır.

Karanlık hedefler

Lübnan'daki son provokasyonların zamanlaması dikkatle hesaplanmıştı. Mevcut ABD yönetiminin İsrail'i tam ölçekli bir savaşı durdurması için etkileme kabiliyeti sınırlı. Böyle bir savaş birçok İsrailli yetkilinin hayali.

Haziran ayında, Netanyahu'yu ateşkes anlaşmasına karşı defalarca uyaran İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Lübnan'ın işgal edilmesi çağrısında bulundu. Smotrich bir ay sonra da Güney Lübnan'ın işgal edilmesi çağrısında bulundu. ABD'nin hararetli bir seçim yılı ile dikkati dağılmışken, Netanyahu Smotrich ve Ben Gvir'in hayalini gerçekleştiriyor.

Lübnan'a karşı olası bir savaşta İsrail, Gazze'de kullandığı taktiklerin çoğunu uygulayacaktır. Sivil altyapının hedef alınması, yerleşim alanlarının bombalanması ve halkın aç bırakılması gibi.

Bu savaş, meydana gelecek yüksek sayıdaki sivil kayıplar nedeniyle hiç şüphesiz -olması gerektiği gibi- geniş çaplı bir uluslararası ilgi çekecektir. Ancak dünya Lübnan'a odaklanmışken İsrail daha karanlık bir hedefin peşinde olabilir: Gazze'deki etnik temizliğini tamamlamak.

Birkaç aydır Gazze'de yaşanan acılara yönelik küresel ilgi azalıyor.

Lübnan'da bir savaş patlak verirse, Gazze'ye yönelik ilgiden geriye kalan her şey Lübnan'a yönelecektir. Bu dikkat dağınıklığı İsrail'e Gazze'deki Filistinlileri öldürme, yaralama, aç bırakma ve yerlerinden etme kampanyasını sürdürmek için mükemmel bir kılıf sağlayacaktır.

İsrail'in Gazze'deki Filistinlilerden sonsuza kadar kurtulmayı hedeflediği, savaşın ilk günlerinden bu yana ve sızdırılan belgelerde açıkça görülüyor. Ya onları Mısır 'a sürerek ya da öldürerek...

Filistinli sağlık yetkililerine göre Gazze'ye yönelik etnik temizlik şimdiye kadar resmi olarak 41 binden fazla Filistinlinin ölümüne neden oldu. Ancak The Lancet tarafından Temmuz ayında yayınlanan bir araştırma Gazze'deki gerçek ölü sayısının en az 186 bine ulaşabileceğini gösteriyor. İsrail'in Gazze'ye açtığı savaşın üzerinden geçen yaklaşık bir yılın ardından Filistinliler, İsrail'in hedefinin yaklaşan sonucu olan tamamen yok olma durumundan kurtulmak için mücadele ediyor.

Geçtiğimiz günlerde İsrail hükümeti Gazze'ye daimi bir askeri vali atayarak uzun vadeli işgalin ve hatta ilhakın sinyallerini verdi. Bu tür planların mevcut uluslararası denetim altında gizlenmesi zor. Lübnan'a yönelik bir savaş dünyanın dikkatini Gazze'den uzaklaştırarak İsrail'in Gazze'deki soykırım emellerini ilerletmesinin önünü açabilir.

Dünya, okulların sürekli bombalanması, yardım görevlilerinin öldürülmesi ya da yardımların ulaştırılmasının engellenmesi hakkında konuşmayı çoktan bıraktı. Haziran ayı, Ekim ayından bu yana Gazze'ye giren en düşük yardım kamyonu sayısına sahne oldu ve bu düzey Ağustos ayında daha da azaldı.

Savaştan önce Gazze'nin günde yaklaşık 500 yardım kamyonuna ihtiyacı vardı. Ağustos ayında insani yardım kamyonlarının günlük ortalaması 69 kamyondu. Yardımlardaki bu sistematik düşüş bir kaza değil. Bu, Filistinlileri Mısır'a sürme ya da bu başarılamazsa onları açlıktan öldürme planı.

Lübnan'da yeni bir cephenin açılmasıyla birlikte bu plan Gazze'de tam anlamıyla uygulanmış olacak. İsrail'in Gazze'yi etnik olarak temizleme hedefi devam ediyor ve bir savaş çıkması halinde Lübnan'ın şüphesiz gündem edilmesi gerekirken, İsrail'in Gazze'deki soykırımını hızlandırmasını da engellemeliyiz.

Arap dünyası İsrail'in Gazze'deki soykırımına ve Lübnan'a yönelik saldırganlığına karşı birleşmelidir. Uluslararası toplum bir an önce harekete geçmeli ve İsrail hükümetini eylemlerinden dolayı cezalandırmalıdır.

Gazze'yi unutmamalıyız çünkü tarih kesinlikle unutmayacaktır.


Middle East Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1015 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Mohammed Mourtaja Arşivi