Libya'da Hafter saflarındaki Suudi Arabistan destekli 'Medhali Selefiler'
"Kaddafi bu grubu ilk kez Libya’ya 90’larda, kendisini devirmek için çalışan Cemaat el İslamiyye el Mukatile bi Libya'nın (Libya Savaşçı İslami Cemaati) neden olduğu tehdide karşı mücadele amacıyla davet etmiştir."
Ortadoğu'nun birçok noktasında adından söz ettiren Suudi Arabistan destekli Medhali hareketi, özellikle Kaddafi'nin devrildiği iç savaşın ardından Libya'da tartışılan aktörlerden biri oldu.
Selefi anlayışa sahip hareket, diğer Selefi yapıların büyük bir kısmıyla tezat bir görünüm arz ediyor. Francesca Mannocchi, Middle East Eye'da yayınlanan değerlendirmesinde Libya'daki Medhali hareketine değindi.
Mannocchi'nin "Suudilerin Etkisi Altındaki Selefiler Libya İç Savaşındaki Her İki Tarafa Da Oynuyorlar" başlıklı değerlendirmesi Mepa News okurları için Türkçeleştirildi.
*
Kaddafi, Medhalileri 2000’li yıllarda kendisini korumaları için davet etti. Şimdi ise bu hareket devam eden iç savaşın her iki tarafında da kendisine yer bulmuş durumda.
Bir zamanlar ülkenin lideri Kaddafi’ye sadıklardı. Şimdi ise bu gölge İslami hareket Libya’daki iç savaşın her iki tarafı ile de müttefiklik yapmakta.
Sonuç olarak ise, uzmanlar ve halka göre, Medhaliler dört senedir devam eden savaşın ardındaki itici güç haline geldi. Dolayısıyla da ülkede yeni güç dengelerinin kurulması sürecinde anahtar bir rol oynayacak pozisyondalar.
Bir itaat düşüncesi
Medhaliler diye adlandırdığımız bu grup, artık 80’li yaşlarına gelmiş olan Suudi Selefi din adamı Rabii el Medhali’nin öğretilerini takip ederler. Hareket ilk başlarda Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde 90’lı yıllarda Müslüman Kardeşlerin bu bölgelerdeki siyasi etkinliğine bir tepki olarak büyüdü. Grubun tüm ideolojik düşüncesi, ülkede hakim olan kişi veya kuruma itaat edilmesi üzerine kurulu.
Aberfoyle Uluslararası Güvenlik isimli düşünce kuruluşunun direktörü olan Andrew McGregor grubun ideolosini şöyle açıklamakta: “Medhalizm, dinden çıkmalarına sebep olacak açık bir neden yoksa, yönettikleri halka karşı acımasız ve adaletsiz şekilde şiddet uygulasa dahi baştaki yönetim merciine (hükümet veya şahıs) kayıtsız şartsız sadakat gösterilmesini söyler.”
“Bu aşırı görüş Medhalileri, Müslümanlara adaletsiz şiddeti kırmızı bir çizgi olarak gören diğer Selefi hareketlerden ayırmakta.”
McGregor ilaveten, "Medhalilerin Allah yerine şahıslara veya kurumlara itaat edilmesini teşvik eden seçimlere ve diğer demokratik süreçlere katılmayı reddettiğini" de söylemekte.
Ortaya çıktıkları tarihlerden itibaren “sessizlik yanlısı” olarak tanımlanmalarına rağmen Medhaliler Libya’da bir yandan kendi dini toplum vizyonlarını inşa ederken bir yandan da siyaset ve günlük yaşamda önemli bir faktör haline geldi. Medhalilerin çalışmalarının hepsinin Suudi Arabistan’ın bölgedeki dış politikasına paralel olması da bir tesadüf değil.
İlk kez Kaddafi davet etti
Kaddafi bu grubu ilk kez Libya’ya 90’larda, kendisini devirmek için çalışan Cemaat el İslamiyye el Mukatile bi Libya'nın (Libya Savaşçı İslami Cemaati) neden olduğu tehdide karşı mücadele amacıyla davet etmiştir.
2011’deki olayların başladığı ilk dönemlerde, Suudi Arabistan’daki Medhali görüşe sahip din adamları, Kaddafi’ye karşı başlatılan devrimin “fitne” olduğunu söyleyen ve Libyalıları evlerinde durup dışarı çıkmamaya davet eden fetvalar yayımladı.
Bugün yani bu fetvalardan yedi yıl sonra ise, Medhali Libya’daki iç savaşın her iki tarafında da kendilerine yer bulduklarını gözlemlemekteyiz.
Her iki tarafa da oynamak
Bir zamanlar Kaddafi’nin en büyük müttefiklerinden birisi olan Halife Hafter kendisini açık şekilde dini köktenciliğe muhalif birisi olarak öne çıkarmasına rağmen, Medhaliler ülkenin doğusundaki Sirenayka bölgesinde Hafter’in tutunabilmesinin arkasındaki en önemli güç.
Hafter 2014 yılında “Keramet Operasyonu” isimli askeri harekat ile Bingazi’deki milis güçleri mağlup etmek için işe koyulduğu zaman Hafter’e muhalif olanların Müslüman Kardeşler ile bağları olduğu gerekçesiyle Şeyh Medhali, Hafter’in operasyonunu destekleyen bir fetva yayımladı.
Atlantic Council’de geçen yıl yayımlanan yazısında Ahmed Sala Ali, bu fetva sayesinde Hafter’in “Tevhid Tugayı” isimli Medhali milis yapılanmayı lağvederek kendi ordusuna nasıl kattığını yazdı.
Bugünlerde Medhaliler Sirenayka bölgesinde tam manasıyla Hafter’in Libya Ulusal Ordusu’na entegre olmuş vaziyette. Hafter’in oğulları Halid ve Saddam ise yerel kaynakların verdiği bilgilere göre, Bingazi’yi kontrol eden iki ayrı Medhali tugayına komutanlık yapmakta, aynı zamanda da halka açık cezalar ve infazlar tatbik etmekte.
Medhaliler ülkenin doğusunda Hafter’in elini güçlendirirken bir yandan da BM tarafından desteklenen Trablus hükümeti lideri Feyyaz el Sarrac’ın güvenlik güçleri arasında görev yapmaktalar.
Medhaliler, Bingazi’de Abdurrauf Kara’nın liderliğini yaptığı 1500 kişiden müteşekkil bir birlikle, başkent ve etrafındaki bölgede tam kontrolü elinde bulunduran er Radaa Özel Caydırma Güçleri isimli grubun önemli bir bileşeni.
Hapishane konusunda uzman
Ülkede düzgün işleyen bir güvenlik ve adalet sistemi mevcut olmadığından, polislik ve gözaltına alma işleri devlet bağlantılı silahlı gruplara verilmiş durumda. Libya’nın bugünkü güvenlik sektörü, kendisini Selefi-Medhali olarak tanımlayan ve sürekli sayıları artan bu grupların elinde olup, bu yapılanmalar hapishanelerin kontrol edilmesi ve istihbarat konularında uzman.
Yakım dönemde yayımlanan BM Libya uzmanları raporuna ve sahada yapılan röportajlardan elde edilen bilgilere göre, özellikle Bingazili vatandaşlar ile devrimci hareketlerde veya İslami silahlı gruplarda bir aile üyesi bulunanlar ve Sufi olan insanlar kasten hedef alınmakta.
Radaa tarafıdan kontrol edilen Trablus’taki Mitiga Havaalanında çalışan bir kaynak şöyle konuşuyor: “Medhaliler, ellerinde kanıt olmasına gerek olmadan sizi istedikleri her şeyle suçlayabilir.”
“Hapishaneler ve güvenlik güçleri onların elinde. İstediklerini yapıyorlar. Onlar için bir kişinin kendi istikrarlarına tehdit oluşturması suçlu olması için yeterli bir sebep: Seni terörist olmakla, kaçakçı olmakla suçlarlar ki kimse gelip seni kurtarmaya kalkamasın, herkesin gözünde suçlunun teki olasın.”
Havaalanının hemen yanında bulunan ve yine Radaa tarafından kontrol edilen Mitiga hapishanesinde tutulan mahkumların insan kaçakçısı olduğu veya yakıt, silah ve uyuşturucu kaçırdığı şüphesiyle tutulduğu söylense de, içeridekilerin çoğunluğunun El Kaide ve IŞİD gibi milis gruplarla ilişkisi olduğu şüphesi nedeniyle burada olduğu bilinmektedir.
“Kara bunları cezalandıracağını söylüyor ama bence yapmak istediği onları kendi safına çekmek.”
“Bu mahkumları kimsenin görmesine izin verilmiyor. Yerel organizasyonların içeri girmesi yasak. Şahsen ben bu insanları yeniden eğiteceklerini düşünmüyorum. Bence onların kendi Selefi ideolojilerine göre tekrar beyinlerini yıkayacaklar. Beyin yıkamanın en iyi yapıldığı yerin hapishane olduğunu herkes bilir.”
Selefi-Medhali grupların özellikle hapishaneler ve istihbarat konularında çalıştıklarını daha önce zikretmiştik. BM tarafından yayımlanan raporda bu hususa şu ifadelerle değinilmekte: “Farklı siyasi grupları desteklemelerine rağmen terörist organizasyonlarla bağlantı şüphesi olan şahıslar hakkında bilgi toplamak amacıyla muhalif oldukları insanlarla iş birliği yapmaktalar.”
Artan Medhali -ve Suudi- gücü
Yerel halk, Libya’nın doğusunda Medhalilerin gücünün Hafter üzerinde direkt etkiye sahip olacak derecede arttığını söylemekte.
Bu durum, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranan Libya Ulusal Ordusu komutanlarından Mahmud el Mustafa Buseyf Verfalli vakasında açık bir şekilde gözlemlendi.
UCM, Verfalli’yi Bingazi’de herhangi bir muhakeme süreci olmaksızın mahkumların toplu şekilde infaz emrini verdiği gerekçesiyle aramakta.
Hafter ilk başta bu tutuklama kararını kendisi açıkladı ancak Verfalli bugün hala yakalanamadı zira yerel kaynaklar, bu ismin tutuklanması ve teslim edilmesi halinde Medhalilerin Hafter’i verdikleri desteği çekmekle tehdit ettiğini söylemekte.
Middle East Eye'ın konuştuğu çok sayıdaki Bingazili vatandaş, Verfalli’nin hala şehirde serbestçe dolaştığını, kendini ziyarete gelen destekçileri ile çektiği fotoğrafları da sosyal medya üzerinden düzenli şekilde paylaştığını söyledi.
BM tarafından kayıtlara geçirilen başka bir vakada ise, Mısır’dan yola çıkan ve Arapça ile yazılmış olan, aralarında Nietzsche, Paulo Coelho ve Nebol ödüllü Mısırlı yazar Necib Mahfuz imzasını taşıyan birçok edebi eser Medhalilerin kontrolü altındaki Marj şehrinde durduruldu.
Yerel Selefiler, Şiilik, Hristiyanlık, büyücülük ve erotik içerikli kısımların olduğu kitapları “kültürel işgal” olarak tanımlayarak, hepsine karşı olduklarını ifade ettiler.
Bir ay kadar sonra da, Hafter’in Libya Ulusal Ordusu 60 yaşının altındaki kadınların yanında erkek bir akrabası olmadan seyahat etmesini yasaklayan bir emir yayınladı.
Libyalı araştırmacı Beşir el-Zevavi, Medhalilerin şu anda ülkede diğer bütün dini gruplardan fazla camiiyi kontrol ettiğini ve her geçen gün propagandalarını daha etkili bir şekilde halka ulaştırdıklarını ifade etmekte.
“Medhaliler Trablus’ta 17, Misrata’da üç, Kufra’da bir ve Derne’de yeni yeni birkaç medreseyi yönetmekteler. Kendilerine ait kitapları ve kadınlar için kendilerine has örtüleri var.”
“Aralarında vaazlar, ülkenin farklı noktalarında yayın yapan 28 ayrı radyo istasyonu ve sosyal medya gibi birçok araç bulunan yöntemleri kullanarak kendi fikirlerini ve demokrasi karşıtı görüşlerini yaymaktalar.”
Grup ilaveten, yakın zaman önce Facebook üzerinden canlı yayınlar ile vaaz programları da yayımlamaya başladı.
“Bir organizasyon çerçevesinde Sebha’daki Selefilerle konuşan 16 ayrı din adamını bir araya toplamışlardı. Bunlardan sadece dört tanesi Libyalıydı. Gerisi Suudiydi.”
Makalede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.