Mahmut Varhan

Mahmut Varhan

Şam'ın fethinin önemi

Şam'ın fethinin önemi

Değerli Müslümanlar, değerli kardeşlerim.

Gerçekten bu günler surur günleridir, sevinç günleridir, elhamdülillah. Allah'a ne kadar hamd etsek azdır, Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Allah'ın celalinin, azametinin, saltanatının, büyüklüğünün ortaya çıktığı, Allah'ın mutlak iradesinin ve meşietinin hakim olduğunun zahir olduğu, Allah'ın kudretinin ve bütün zalimlerin, bütün kafirlerin üzerinde cari olan kudretinin gözümüzle müşahede edildiği günlerde yaşıyoruz, elhamdülillah.

Değerli kardeşlerim, değerli Müslümanlar.

Bu büyük nimete büyük hamd etmemiz lazım, şükretmemiz lazım, Allahu Teala'yı sena etmemiz lazım. Fazlu kerem onundur, nimet onundur, lütuf onundur, bütün iyilikler bütün ihsan onundur. Hamd bütünüyle onundur. Kim övülürse övülsün övgü Allah'ındır. Kime hamd edilirse hamd edilsin o hamd allah'adır. Elhamdülillah.

Değerli Müslümanlar, değerli kardeşlerim.

Allah'a sonsuz hamdler olsun ki, 2021'de Afganistan'ın fethiyle bizleri sevindirdi, Kabil'in fethiyle bizleri sevindirdi. Kabil ve bütün Afgan şehirlerinde putların yerlere serilmesiyle bizleri sevindirdi. Zalimlerin sultasının alaşağı edilmesiyle bizleri sevindirdi. Kibirlenenlerin, gururlananların kibir ve gururlarını kırmakla bizi sevindirdi.

Ve Allah'a sonsuz hamd ediyoruz ki bugün de Şam'da, Halep'te, Hama'da, Humus'ta, İdlib'de, Dera'da ve yüzlerce ilçe, kasaba ve köyde müminleri, Müslümanları, mazlumları sevindirmekle bizi sevindirdi. 50 yıldır Şam'da Müslümanların başına musallat olmuş, yeryüzünün en zalimler biri olan o aileyi, Esed ailesini, o sapkın kavmi, Nusayri kavmini zelil etmekle, rezil rüsva etmekle, al aşağı etmekle Allah azze ve celle hem Şam'daki bütün kardeşlerimizin gönüllerine hem de bizim ve ümmet-i Muhammed'in gönlüne surur serpti, sevinç serpti. Allah'a hamd olsun, Allah'a ne kadar hamd etsek azdır.

İnşallah Kabil ile başlayan, Şam ile devam eden bu mübarek kervana Allah'ın izniyle İslam'ın diğer büyük şehirleri de inşallah katılacaklardır. İnşallah Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere de bunun peşinden gelecektir. Senelerdir, 100 yıldır oradaki Müslümanların başına musallat olmuş ve bugünlerde, bu son yıllarda Arap Yarımadası'nı kafir yapmak, Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in toprağında, Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'in ayak bastığı, gezdiği, O'nun kokusunu alan o mübarek topraklarda küfrü yaymayı, şirki yaymayı, laikliği hakim kılmayı kendisine meslek edinen Suud Ailesi de inşallah Esed ailesinin peşine takılacak, onların zelil olduğu gibi onlar da Allah'ın izniyle zelil olacaklardır. Mekke-i Mükerreme de Medine-i Münevvere de inşallah Kabil'in yaşadığı, Şam-ı Şerif'in yaşadığı o sururu İnşallah yaşayacak, oradaki Müslümanlar ve onlarla beraber ümmet-i Muhammed de bu sevince ortak olacaktır.

Ve Allah'ın izniyle Kuds-ü Şerif... Yıllardır, 70 yıldır Siyonistlerin zulmü altında inim inim iletilen Kuds-ü Şerif, Şam-ı Şerif'in hemen yanında olan Kuds-ü Şerif, Mescid-i Aksa, Şam topraklarının kalbi, Şam topraklarının merkezi, İslam aleminin, hatta yeryüzünün merkezlerinden birisi, yeryüzünün kalbi sayılabilecek mübarek topraklar İnşallah o necis Siyonistlerin sultasından, zulmünden inşallah kurtulacaktır. İnşallah Şam-ı Şerif'in izine o da tabi olacaktır, hür olacak, özgür olacaktır. Ve İnşallah o gün bütün Müslümanların, bütün ümmet-i Muhammed'in en büyük sevinci, en büyük sururu olacaktır. Ve Allah'ın izniyle bunların peşinden Bağdat gelecek, Kahire gelecek ve inşallah İstanbul da onların izine takılacak, putlar her yerde Allah'ın izniyle devrilecektir. Allah kudretini, azametini, celalini inşallah gözümüz önünde tecelli ettirecek, zalimleri al aşağı edecektir.

Aynı şekilde cemalini, yüceliğini, ikramını, ihsanını, lütfunu, rahmetini, rafetini, şefkatini de bize ve bütün insanlığa gösterecek, müminleri yeryüzünde azade ve adaleti tahkim edici hür bir millet haline inşallah getirecektir.

Değerli kardeşlerim, Rabbimize ne kadar hamd etsek azdır. Ne kadar şükretsek azdır. Şu anda Şam topraklarında ve Şam-ı Şerif'te, Dımeşk'te cereyan eden bu fethin ne kadar büyük olduğunu vallahi bizler belki idrak edemiyoruz. Belki bizler algılayamıyoruz. Kabil'de meydana gelen o fetih ne kadar büyük bir fetihti belki biz algılayamadık. Belki bizler bunun kıymetini kadrini idrak edemedik. Değerli kardeşlerim inşallah insanlık kurtuluyor. Evvela İslam alemi kurtulacak. İslam alemi bu şerirlerin, bu maymun ve domuzların, bu sırtlanların inşallah sultasından, tasallutundan, zulmü altından kurtulacaktır. Ve İslam alemi kurtulur da bir araya gelirse bütün insanlık kurtulacaktır.

Değerli kardeşlerim.

Bütün zalimlerin bütün entrikalarına rağmen, her türlü zulüm ve tuğyanlarına rağmen, bütün azgınlıklarına rağmen Müslümanlar dimdik ayaktalar. Elhamdulillah. 14 yıldır ve 14 yıldan önce de 40 yıl boyunca Şam'da neler yaşandı... Suriye'nin bütün şehirlerinde Hama'da, Humus'ta, Halep'te, Dera'da, İdlib'de neler yaşandı, neler yaşandı... O Müslümanların başına ne zulümler yağdırıldı... Yüz binlerce Müslüman inim inim inletildi, şehit edildi. 14 yıldır 1 milyondan fazla Müslüman öldürüldü düşünebiliyor musunuz ne demek yani? 14 yılda 1 milyon Müslüman ne demek?

Düşünün şu anda mübarek Gazze topraklarında yeryüzünün en vahşice zulümlerinden birisi uygulanıyor değil mi? Bir yıl oldu 50 bin Müslüman öldürülmüş, evet 50 bin Müslüman, kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla... Gerçekten büyük bir zulüm evet. Ama İsrail'in bu zulmü bu şekilde devam etse her yıl 50 bin insan öldürse 14 yılda yine 1 milyon insan eder mi? Değerli kardeşlerim nasıl bir zulüm işlenmiş? 1 milyon insan öldürülmüş. 10 milyon insan tehcir edilmiş, yerinden yurdundan edilmiş.

Biliyor musunuz? Bugünlerde yeryüzünde çokça ağlayan insanlar var. Binlerce insan ağlıyor şu anda. On binlerce insanlar ağlıyorlar. Niçin ağlıyorlar biliyor musunuz? Sevinçten. Bir alim diyor ki, Allahu alem yeryüzü tarihinde dadir bu kadar sevinçten gözyaşı akıtılmıştır. İnsanlar sevinçten ağlıyorlar. Düşünün şu anda on binlerce insan hapishanelerden çıktı. Ve bunların pek çoğu 10 yıldır, 20 yıldır, 30 yıldır, 40 yıldır hapishanede. 40 yıl. adamdan umut kesilmiş. Ailesine öldüğü haberi verilmiş. Ama şu anda bakıyorsunuz ki çürütülmüş olan bu insanlar tekrar kabristandan uyanır gibi o hapishanelerden canlanıp çıkıyorlar. Bunların akrabaları, bunların aileleri, yani yüz binlerce insan nasıl bir surur içindeler, nasıl bir sevinç içindeler. Kalpleri nasıl kıpır kıpır bu insanların şu anda. Umut kestikleri babalarına, kardeşlerine, evlatlarına, eşlerine kavuşan bu insanların kalpleri gerçekten nasıl acaba şu anda? Biz idrak edemeyiz. Allah'a hamd olsun. Allah azze ve celle'nin bu büyük lütuflarından dolayı Allah'a ne kadar hamd etsek azdır.

Değerli Müslümanlar, değerli kardeşlerim.

İnşallah bu fetihler, inşallah bu bereketler Allah'ın izniyle yayılacaktır. İnşallah bu bereket dalga dalga bütün İslam alemini, bütün insanlığı Allah'ın izniyle kaplayacaktır. Bunun müjdeleri pek çoktur. Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bizlere pek çok müjdeler vermiştir. Şimdi düşünün ki değerli kardeşlerim Hulefa-i Raşidin radıyallahu anhum'dan sonra, Hz. Ömer radıyallahu anh döneminden sonra Şam, Mısır, Irak, Anadolu, Afrika, Kafkasya ve yeryüzünün pek çok bölgeleri İslam'ın hakimiyeti altına girdi. Allah'ın rahmetinin altına, gölgesine sığındı. Kaç yıl? 1200 yıl boyunca böyle devam etti.

Müslümanların Batılılara karşı ilk toprak kaybetmeye başladığı zamanlar 1750'ler. Kafirler 1750'lerden sonra Müslümanlar üzerindeki baskılarını yavaş yavaş artırdılar, entrikalarını artırdılar, zulümlerini artırdılar ve 150 yıl boyunca Müslümanlarla kafirler arasındaki bu boğuşma devam etti. 1900'lerin başına geldik, kafirler İslam aleminin hemen hemen her tarafını işgal etmişlerdi. 1924'te hilafet saltanat kaldırılınca bütün yeryüzü Batılıların hakimiyeti altına geçti. 1200-1250 yıl İslam'ın hakimiyetinde olan topraklar kafirlerin hakimiyeti altına geçti. Kaç yıldır? 100 yıldır takriben. 100 yıldır bütün yeryüzünde Batılılar hakimler.

Değerli kardeşlerim. Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in çok büyük bir müjdesi var. Bakınız ne buyuruyor. Daha Şam fethedilmemiş, daha Mısır fethedilmemiş, daha Irak fethedilmemiş, daha Resulullah efendimizin zamanı. Resulullah efendimiz Medine-i Münevvere'de. Belki Arabistan'ın da çoğu daha fethedilmemiş. Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Müslümanlara diyor ki, bir gün gelecek Şam toprakları size ödediği cizyeyi size ödemeyecek, yani İslam'ın hakimiyetinden çıkacak. Bakınız ne diyor Resulullah. Şam fethedilecek diyor, uzun süre Müslümanların hakimiyeti altında kalacak. Kaç yıl, 1200 küsür yıl. Sonra diyor size ödediği cizyeyi ödemeyecek, yani İslam'ın hakimiyetinden çıkacak. Mısır diyor size ödediği cizyeyi size ödemekten vazgeçecek yani İslam'ın hakimiyetinden çıkacak. Irak diyor size ödediği cizyeyi size ödemeyi kabul etmeyecek yani İslam'ın hakimiyeti altından çıkacak diyor. Bakınız bütün bu yerler İslam'ın hakimiyeti altına girecek, uzun bir süre bu devam edecek, sonra diyor bütün bu yerler İslam'ın hakimiyeti altından çıkacak.

Değerli kardeşlerim, Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne kadar doğru söylemiştir değil mi? 1900'lerin başı ve bütün bu bölgeler diğer bölgelerle beraber düşmüştür. Bunlar çünkü ana merkezlerdir.

Başka bir hadis-i şerifte Resulullah efendimiz diyor ki, eğer Şam ehli bozulacak olsa, eğer Şam düşecek olsa, eğer Şam yıkılacak olsa artık bu ümmette hayır kalmaz. Şam gitse hepsi gitmiştir. Şam bozulsa hepsi bozulmuştur. Şam çünkü bereketin kaynağıdır, Şam nübüvvet ve risalet pınarının merkezidir. Allah azze ve celle belki binlerce peygamberini nereden göndermiş, Şam'dan göndermiş. İlmin, irfanın, maneviyatın, salihliğin merkezidir Şam. Şam bozulursa artık yeryüzünde hayır kalmaz diyor. Hepsi gitti.

Sonra Resulullah efendimiz ne diyor biliyor musunuz bakınız ne büyük bir müjde geliyor. Ne diyor biliyor musunuz? Siz tekrar en başa döneceksiniz. Yeniden hepsini fethetmeye başlayacaksınız. Tekrar en başa döneceksiniz. Hz. Ömer'in dönemine geleceksiniz. Hz. Ebubekir'in dönemine geleceksiniz. Yine Yermuk'ler yaşanacak, yine Kadisiye'ler yaşanacak, yine Nihavend Savaşı yaşanacak, yine köprü savaşları olacak, tekrar başa döneceksiniz. Yeniden şam'ı fethedeceksiniz, Mısır'ı fethedeceksiniz, Irak'ı fethedeceksiniz.

Değerli kardeşlerim 100 yıldır Esed ailesinin Nusayri rejiminin inim inim inlettiği Şam toprakları bugün elhamdülillah küfrün, tuğyanın, zulmün tasallutundan Allah'a hamdolsun kurtulmuştur. Şam yani Müslümanlara dönmüştür. Evet, Şam fethedilmiş ve inşallah peşinden Mısır gelecek, peşinden Irak gelecek, peşinden Anadolu gelecek, peşinden Arabistan gelecek. Ve bunların hepsi gelirse neresi gelir o zaman? O zaman İnşallah Kuds-ü Şerif gelecektir, inşallah Mescid-i Aksa gelecektir. İnşallah bu siyonist zalimler kahredilecek, Allah azze ve celle'nin dini bütün yeryüzüne hakim olacaktır. Onların deccalleri de inşallah Müslümanların elleriyle gebertilecektir.

Bakınız yine Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu ümmetin mahiyetini ve hakikatini bize haber vererek ne buyuruyor. Sizler Arabistan Yarımadası ile gazve yapacaksınız, Allah yolunda Arabistan Yarımadası'nda cihat edeceksiniz. Allah Arabistan Yarımadası'nın fethini sizlere müyesser kılacaktır. Resulullah efendimizin döneminde bu gerçekleşti bitti. Resulullah efendimiz vefat etmeden bütün Arabistan fetholunmuştu. Sonra sizler Perslerle savaşacaksınız. Allah Perslerin de fethini sizlere müyesser kılacaktır. Hz. Ömer döneminde bu da bitti. Hz. Osman döneminde son Pers imparatoru Yezdicerd geberdi ve Pers tarihe gömüldü, bir daha kıyamete kadar Pers gelmez.

Ve Resulullah efendimiz devam ediyor: Sizler Bizanslılarla savaşacaksınız ve Allah Bizans'ın da fethini sizlere müyesser kılacaktır. Müslümanların Bizans'la savaşı uzun sürdü tabii. Çünkü başka bir hadiste diyor ki Pers ile savaşınız bir vurmadır, bir toslaşmadır. Böyle bir kafa atacaksınız Pers'e, darmadağın olup gidecek yani. Bu manada, aynen hadiste böyle geçiyor, böyle koçların böyle tokuşması gibi. Ve öyle oldu. Amma diyor Bizanslılarla olan savaşınız asır be asır, nesil be nesil devam edip gidecek. Nereye kadar? 1453, değil mi? Fatih Sultan Mehmet rahimehullah geldi Bizans'ın başkenti olan Konstantiniyye'yi İslambol'a çevirdi, Bizans'ın da işi ne oldu, bitti. Evet ve yeryüzünün çoğunluğu İslam'ın adaletine, rahmetine sığınmış oldu.

Sonra, tabii dünyada imtihanlar biter mi? Dünyada imtihan asla bitmez. Çok büyük olduğu düşünülen bir savaş bittikten sonra daha büyük savaş gelir, daha büyük imtihan gelir. Şu anda da öyle yani. İnşallah birazdan ona değineceğiz.

Sonra diyor sizler deccal ile savaşacaksınız, deccal ile. Yani şu anda İslam ümmetiyle savaşan bu Batılıların orduları deccalin büyük ordusunun öncü kuvvetleridir. Çünkü bizler Bizans'ı devirdikten sonra ümmet olarak karşı karşıya gelip savaştığımız Batılılardır. Evet 100 yıldır savaşımız devam ediyor onlarla. Onlar 100 yıldır bize galip idiler, ama 2001'de Afganistan'a girdiler, 2003'te Irak'a girdiler, sonra Şam'da gördüğünüz gibi elhamdülillah İslam ümmetinin karşısına cephe aldılar ve elhamdülillah teker teker Allah'a hamd olsun mağlup oluyorlar. İslam ümmeti tarafından hezimete uğratılıyorlar ve savaş devam ediyor. Deccal'ın büyük ordusu çıkacak. O büyük ordunun öncü kuvvetlerini şu anda elhamdülillah yeneceğimizin işaretlerini Allah'a hamdolsun alıyor muyuz, alıyoruz.

Elhamdülillah 20 yıl Afganistan'da İslam ümmetine karşı ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Polonya, İspanya diğer bütün Batılı devletler... Kimle savaştılar? İslam ümmeti ile savaştılar, Afganlarla değil. Evet 20 yıl Afganistan'da mücahede eden, cihat eden, Allah yolunda savaşan o mücahitlerin çoğunluğunu Afganlar oluştursa da orada Araplar da vardı, Türkler de vardı, Kürtler de vardı, Çeçenler de vardı, Afrikalılar da vardı, Batı'da olan Müslümanlar İngiliz Müslüman, Alman Müslüman, Amerikalı Müslüman, bütün Müslümanlar vardı. Yani ümmet-i Muhammed'le savaştılar. 20 yıl boyunca ümmet-i Muhammed'le küfür milleti arasında Afganistan'da savaş oldu ve elhamdulillah Müslümanlar galip geldiler. Yani deccalin ordularını yeneceğiz, yeneceğiz, yeneceğiz en sonunda bizimle deccalin büyük ordusu arasında savaş olacak. Melhame-i Kübra olacak. Hadislerde böyle diyor. Melhame-i Kübra, yani en büyük savaş olacak. Nihai bir savaşımız olacak. Hristiyan milleti ile İslam milleti arasında son savaş olacak, son savaş. O da nerede olacak? O da yine Şam'da olacak. Mercidabık'ta olacak, Amik Ovası'nda olacak, Halep'te, İdlib'de, Antakya'da... Evet burada savaş alanı, savaş burada cereyan edecek.

Ve ne olacak? Hadiste diyor ki sizler Hristiyanları öyle öldüreceksiniz ki, öyle öldüreceksiniz ki ne ondan önce insanlık tarihi boyunca böyle bir öldürülme olayı görülmüş ne de ondan sonra böyle bir olay tekrarlanacaktır. Tarihte tek bir olay yani Melhame-i Kübra. En büyük savaş. Sahih hadis. Bizimle Hristiyan milleti arasında, Deccal'in en büyük ordusu arasında cereyan edecek. Sonra zaten Deccal gebertilecek, Deccal'in kendisi de gebertilecek sonra.

Bu savaş özel bir savaş. Her şey özel, başka yerde olmayan hükümler burada var. Resulullah efendimiz diyor ki bu savaşta Müslümanların, mücahitlerin üçte biri şehit olacak ve bunlar Allah katında şehitlerin en faziletlileri olacak. Yani bu normal bir şey değil, değil mi? Ahir zamanda yapılacak bir savaşta şehit olanlar Allah katında bütün şehitlerin en faziletlileri. Çünkü özel bir savaş. Çünkü Batılılarla İslam milleti arasındaki uzun mücadelenin neticesi.

Düşünün şu anda belki 200-250 yıl oldu yani Batılıların bize galip gelmeye başladığı zamandan itibaren. Ve tuğyanlar zirveye çıkmış, zulümleri zirveye çıkmış, şu anda Batılılar kendilerini yeryüzünün sahipleri olarak görüyorlar. Yeryüzünde kendilerini, onların ifadesiyle, "Tanrı" konumunda kabul ediyorlar. Yeryüzünün mukadderatı onların elinde gibi davranıyorlar. İstedikleri milleti al aşağı edip istedikleri kavmi yücelteceklerine inanıyorlar. Sadece yeryüzüne değil, emin olun şu anda gökyüzüne de müdahale etmek için, uzaya da müdahale etmek için çırpınıp duruyorlar. Tuğyanları, zulümleri, kibirleri, gururları o kadar artmış ki tavan yapmış yani. Allah azze ve celle İslam ümmetinin eliyle onların o kibirlerini, o gururlarını Şam'da, mübarek Şam topraklarında al aşağı edecektir. Onları rezil rüsva edecektir. Öyle bir hale getirecektir ki bir daha onlar sırtlarını doğrultamaz, bir daha ayağa kalkamaz. Bütün ordularını, bütün Batılı devletlerin ordularını... Resulullah efendimiz 80 bayrak altında size gelecekler diyor. 80 devletin orduları var orada. İslam ümmeti hepsini mahvedecek, perişan edecektir. Her yerde onları öldürecekler. Öyle ki Resulullah efendimiz diyor ki bir kuş onların ölülerinin bulunduğu arazinin üzerinden uçacak. Demek ki artık onların leşlerinin kokusundan mı veya mesafenin çok uzak oluşundan mı, onları bitiremeden düşüp ölecek diyor. O kadar öldürülmüşler yani, o kadar öldürülmüşler.

Evet nerede, Şam topraklarında. Ve inşallah şu andaki mücahitler de o mübarek ordunun inşallah öncüleridir, Allah'ın izniyle öncüleridir.

Değerli kardeşlerim, Resulullah efendimiz devam ediyor. Ve bu savaşta diyor Müslümanların üçte biri savaşı terk edip kaçacaklar, Müslümanları yalnız bırakacaklar, savaş meydanından ayrılacaklar, dünyaya meyledecekler. Bakınız ne diyor Resulullah efendimiz? Allah ebediyen bunların tövbelerini kabul etmez. Şimdi düşünün, Uhud'dan Müslümanlar kaçtı, Allah tövbelerini kabul etti mi? Yani Resulullah efendimizi yalnız bıraktılar. Allah tövbelerini kabul etti. Huneyn'den Müslümanlar kaçtı Allah tövbelerini kabul etti mi? Allah tövbelerini kabul etti. Hangi savaş olursa olsun o savaştan kaçan Müslüman tövbe ederse Allah tövbesini kabul eder. Çünkü savaştan kaçmak büyük bir günahtır ve büyük günahtan tövbe edildiğinde muhakkak şartlarına riayet edilse Allah kabul eder. Tövbenin kapısı açıktır. Ama Resulullah efendimiz diyor bu savaştan kaçanın tövbesi ebediyen kabul olmaz. Ya Allah onu tövbe etmeye muvaffak etmez, o tövbe etmediği için Allah da tövbesini kabul etmez. Ya da bu özel bir şey, çünkü bu özel bir savaş. Buna has, istisna. Burada kaçarsan tövbe etsen bile kabul olmaz. Ne kadar ağır bir şey düşünebiliyor musunuz?

Ve Resulullah efendimiz ne buyuruyor kalan mücahitlerin üçte biri de Rumları, Avrupalıları, kafirleri, Hristiyanları mağlup edecek, hezimete uğratacaktır diyor. Ne diyor biliyor musunuz bu mücahitler için? Artık ebediyen bunların kalpleri fitneye maruz kalmayacak, fitne denilen şey bunların kalbine girmeyecek. Dünya sevgisi, Allah dışında herhangi bir şeyden korkmak veya Allah dışında herhangi bir şeye gönül bağlamak bunlar için söz konusu değil. Bunlar artık halis, Rabbani, Allah yolunda cihat eden mücahitler olacaklar. Ve Resulullah efendimiz müjdeyi veriyor. Ve işte onlar Konstantiniyye'yi de diyor, İstanbul'u da diyor tekrar fethedeceklerdir. Tekrar fethedeceklerdir diyor, çünkü bir defa fethedilmiş. Ama bu büyük fetih. Ne demek biliyor musunuz Müslümanların İstanbul'u putlardan tekrar temizlemesi? Allah'ın izniyle bütün İslam alemi kurtulmuş demektir. Burası son kale diyorlar ya bazıları, son kale. Evet burası kurtulursa bu ne manaya gelmiş oluyor her kurtulmuş demektir inşallah. Ondan sonra Hz. İsa gelecek ve şu andaki Şam'dan hareket edecek Kudüs'e doğru ve Lud denilen şehirde Deccal'ın kellesini alacak. Hadiste diyor mızrağıyla onu gebertecek. Yani silahlar devam ediyor ama Hz. İsa özel olarak mızrakla onu gebertiyor. Neden?

Deccal çok büyük bir bir zalim. Yani insanlık tarihinde öyle bir şey yok. Resulullah efendimiz diyor ki Hz. Adem'le kıyametin kopuşu arasında deccalden daha büyük bir fitne yoktur. Bakınız yani Firavun gelmiş, Nemrut gelmiş, Ebu Cehil gelmiş, bizim zamanımızdaki bu zalimler gelmiş. Daha büyük zalim olabilir mi? Resullulah diyor ki Hz. Adem'le kıyametin kopuşu arasında en büyük fitne, en büyük zalim. Çünkü rububiyet iddia edecek, uluhiyet iddia edecek. Yağmuru yağdırdığını, bitkiyi çıkardığını, ölüyü dirilttiğini, yani Allah olduğunu iddia edecek. Allah'ın sıfatlarına sahip olduğunu haşa iddia edecek.

Hz. İsa aleyhisselatu vesselam mızrağını ona saplayacak, sonra mızrağını ondan çekip çıkaracak, ve insanlara "bakınız işte bu deccalin kanıdır" diyecek. Bu tanrı olduğunu iddia eden, ilah olduğunu iddia eden, Allah'ın sıfatlarına haiz olduğunu iddia eden deccalin işte kanı burada. İnsanlığa gösterecek. Onun aciz bir kul olduğunu, bir mahluk olduğunu, bir zalim olduğunu insanlığa gösterecek ve onun defterini dürecek.

Ve Belki o gün şu hadis tecelli edecek: Kıyamet Müslümanlar Yahudilerle savaşmadan kopmayacak. Müslümanlar her yerde onları öldürecekler. Evet, sultanları gebermiş, kralları gebermiş, deccalleri gebertilmiş. Yahudiler şu anda savunmasız, sahipsiz, korkak ve pısırık Yahudiler her yere saklanacaklar. Taşların arkasına, duvarların arkasına, ağaçların arkasına, buldukları bütün deliklere girecekler. Resulullah efendimiz buyuyor ki: Taşlar, ağaçlar dile gelecek. "Ey Müslüman, ey Allah'ın kulu" diyecekler. Bakın Allah'a ubudiyet kamil olmuş, taş bile Müslüman'ı "Allah'ın kulu" olarak tanıyor artık. Ubudiyet zirveye çıkmış yani. Ey Allah'ın kulu gel arkamda bir Yahudi var onu öldür diyecek. Ve her yerde Müslümanlar Yahudilerin de defterini Allah'ın izniyle dürecekler. Kudüs de kurtulacak, sadece Kudüs değil, diğer işgal edilmiş bütün şehirler, bütün yeryüzü tertemiz olacak inşallah.

Değerli kardeşlerim Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem az önce aktardığımız hadiste Arap Yarımadası fetholunacak, Pers fetholunacak, Rumlar fetholunacak, deccalin sahip olduğu yerler fetholunacak demekle bize ne diyor? Siz Allah yolunda cihat ettiğiniz sürece, Allah yolunda savaştığınız sürece, savaşın zorluklarına, cihadın meşakkatlerine sabrettiğiniz sürece, karşınızdaki düşmanınız kim olursa olsun onu yeneceksiniz. Allah sizlere galibiyet ve zafer ihsan edecektir. Değil mi? Vallahi biz de bunu görüyoruz.

Ne dedik, Afganistan'da Müslümanlar bütün dünyaya karşı savaştılar. Savaşın zorluklarına sabrettiler, sebat ettiler, direndiler, Allah da onları muzaffer kıldı. Şam'da 14 yıldır, ondan öncesi de var tabii, Müslümanlar bütün meşakkatlere, bütün zorluklara, tuğyanın, zulmün her çeşidine sabrettiler, dayandılar, sebat ettiler ve bugün elhamdülillah o Müslümanlar muzaffer oldular, galip geldiler. İdlib'e sıkıştırılmış olan o Müslümanlar, herkesin binbir dedikodu yaptığı o Müslümanlar, haklarında çeşit çeşit zanlar bulunduğu o Müslümanlar, kendilerine yapılan zulmü def etmek için hazırlandılar, çalıştılar, çırpındılar, gerildiler, gerilmiş bir ok gibi yerlerinden fırladılar, düşmanın sinesine öyle bir darbe indirdiler ki beynini dağıttılar. Düşman darmadağın oldu ve peş peşe Halep düştü, Hama düştü, Humus düştü, Şam düştü, hepsi Müslümanların eline tekrar geçti. Asli haline, asli hüviyetine döndü.

Bu mübarek şehirleri, sahabenin gezdiği bu şehirleri, Halid bin Velid'in fethettiği bu şehirleri, Ebu Ubeyde bin Cerrah'ların, Muaz bin Cebel'in fethettiği bu şehirleri, o mübarek sahabelerin gezdiği bu şehirleri necis eden o pisliklerden bu mübarek şehirlerimiz taharetlendi, temizlendi. Elhamdulillah. İnşallah daha da temizlenecek. Temizlik inşallah kemale erecek.

Tabii ki dediğimiz gibi değerli kardeşler imtihan bitmiş değil,s avaş sona ermiş değil. Evet belki bir nefes alınacaktır, Allah mümin kullarını belki bir rahata kavuşturacaktır. Ama savaş bu ümmetin kaderidir. Allah azze ve celle bu ümmeti önceki ümmetlerde indirdiği bütün kitaplarda vasfederken "eli kılıçlı ümmet" diye vasfediyor. Bu ümmetin vasfı nedir? Eli kılıçlı ümmet. Bu ümmetin elinde kılıç olduğu sürece bu ümmetin sırtı asla yere gelmeyecektir. Bu ümmet daima muzaffer olacaktır. Değil mi? Biz bunu tarihte ne kadar gördük? Osmanlı ailesi küçük bir hanedandı değil mi? 400 çadırlık bir hanedan. Ama Allah yolunda cihanda cenk etmek için Allah'ın kılıcını ellerine aldılar ve hiç durmadılar. Sürekli kafirlerle, Hristiyanlarla, münafıklarla, zındıklarla cenk ettiler, cihat ettiler. Ne oldu? Koca imparatorluk oldu değil mi? İmparatorluk ifadesi belki Batılıların ifadesi ama büyük devlet oldu, yeryüzünün en büyük devleti, en aziz devleti oldu. İslam'la çeşitli milletleri adalet ve rahmetin gölgesi altında bir arada tutmayı başaran en büyük bir Müslüman devlet haline geldi. Ne sayesinde? Cenk sayesinde, kılıç sayesinde.

Sonra 1700'lerden sonra yavaş yavaş dünyevileşmek bizim kalbimize girdi, damarlarımıza sindi, bize hoş geldi, nefislerimiz dünya nimetlerini arzuladı. Kılıcı bıraktık, cengi bıraktık, sultanlarımız saraylara hapsoldu. Zevki sefa alemlerinde vakit geçirir oldular. Tabii olarak Allah hikmeti gereği bizi tekrar kendimize getirmek için, tekrar aklımızı başımıza almayı sağlamak için, "kılıcı aldınız aziz oldunuz, kılıcı bırakıp dünyevileştiniz bakınız zelil oldunuz, dönün tekrar kılıcı elinize alın" dedirtmek için bize kafirleri musallat etti, Batılıları bize musallat etti. Onlardan biz ışık beklerken, onlardan biz nur beklerken, ilim beklerken, fen beklerken, teknik teknoloji beklerken, onlardan biz imar beklerken, dünya hayatında rahata kavuşacağımız çeşit çeşit sanatları beklerken böyle aldanmıştık.

Evet Osmanlı'nın son döneminde bizim bazı sefihlerimiz böyle aldanmışlardı. Avrupa'da nur var, ışık var, ilim var, fen var, teknik var, sanat var, var da var. Biz de alacağız, biz de yükseleceğiz, biz de büyüyeceğiz, biz de ilerleyeceğiz. Böyle beklerken ballahi geldiler, yani tarihte görmediğimiz ihanetleri, cinayetleri, zulümleri bizlere işlettirdiler. Yani vallahi biz perişan olduk, bizi mahvettiler. Düşünün Osmanlı'yı darmadağın ettiler. Osmanlı'yı böldüler, parçaladılar, paylaştılar. Osmanlı'nın bütün mülküne kendileri konup yediler. Ve bizim İçimizden çıkardıkları münafıkları, zındıkları bu iş için kullandılar.

Sonra 100 yıldır onlarla beraber bizim malımızı çarçur eden, onlarla beraber bizim tarihimize söven, ecdadımıza söven, dinimize söven, milletimize sövenleri de bize benimsettiler, kabul ettirdiler. Onlara perestiş ettik. Katilimize aşık olduk. Caniye haine perestiş ettik, boyun eğdik, sevdik onları. Putlarını diktik, putlarını diktik. Putlarının önünde saygıyla tazime durduk. Evet biz İslam ümmeti olarak, Müslüman milletleri olarak bu kadar düştük yani düşünün.

İşte şu anda Allah'a hamd olsun Şam'da, o mübarek Şam topraklarının bütün şehirlerinde putlar şu anda yerlere serilip al aşağı ediliyor. Putlar şu anda oyuncak olmuş. Herkes putların hiçbir hakikatinin olmadığını, oyuncak olduğunu, saygıya değer olmadığını, ancak çöplüğe atılacak çöp olduklarını şu anda orada görüyor, müşahede ediyor. Değerli kardeşlerim, ne büyük nimet.

Allah İslam alemine putları devirmekte öncülük eden Afganlara her türlü tevfikini yar eylesin. Ve Afganların izinden gidip putları devirmekte ikinci sırayı alan Şamlılara Allah her türlü yardımını yar eylesin. Ve Allah azze ve celle bütün Müslüman memleketlerde, bütün İslam şehirlerinde bu büyük fethin tekrarlanmasını bütün Müslümanlara nasip eylesin. İslam alemini bu necasetlerden, bu pisliklerden tertemiz eylesin. İnşallah bunlar olacaktır değerli kardeşlerim.

Değerli kardeşler son olarak ne dedik, imtihan devam ediyor. Kafirlerin entrikaları devam ediyor. Oyunları devam ediyor. Şam'da Müslümanların kazanmış olduğu bu büyük fetihten istifade etmek için, yararlanmak için, etrafta çevrede pek çok kurtlar, sırtlanlar sıra bekliyor. Türlü türlü oyunlarla, türlü türlü hilelerle, o Müslümanların bu büyük zaferini kendi lehlerine çevirmek için Batılı Doğulu pek çok kafir, hain, münafık türlü türlü tertipler içerisinde.

Değerli kardeşlerim, bu Müslümanların desteklenmesi lazım. Bu Müslümanların güçlendirilmesi lazım. Dualarımızla, imkanlarımızla bu Müslümanların yanında nasıl 14 yıl boyunca elhamdülillah bu ümmet olarak durduysak durmaya devam edeceğiz. Bütün entrikalara rağmen bu Müslümanların ayakta kalabilmesi için onları her türlü desteklemeye devam edeceğiz, devam etmek ile mükellefiz.

Değerli kardeşlerim, Şam toprakları Afganistan'a benzemez. Evet Afganistan'daki fetih büyük bir fetihtir. Oradaki Müslümanlar da büyük azim sahibi, himmet sahibi insanlardır. Onların hakkını onlara teslim etmekle beraber, Şam dünyanın kalbidir. Şam yeryüzünün merkezidir. Şam Yahudinin de kutsadığı, Hristiyanın da kutsadığı bir yerdir. Düşünün koca Haçlı orduları Kudüs'ü kurtarma bahanesiyle İslam şehirlerini tek tek yağma edip tahrip etmişlerdi. Ne için? Kudüs için. O kalabalıkları o sırtlan sürülerini Kudüs için harekete geçirmeyi o zındık papalar, o zalim papalar başarabilmişti. Ne vaazlar veriyorlardı Hristiyanlara. Hz. İsa'nın Müslümanlar tarafından taşlandığını, Hz. İsa'nın kabrine Müslümanlar tarafından çöp atıldığını resmederek, böyle resimlerle galeyana getiriyorlardı Hristiyanları "Kudüs'ü kurtarmak" için. Batı'dan yüz binlerce sırtlanı, çakalı harekete geçirdiler ve bütün İslam şehirlerini darmadağan ettiler. Kudüs 90 yıl onların işgali altında kaldı.

Değerli kardeşlerim çok önemli bir şey var. Selahaddin Eyyubi ve ondan önce de Nureddin Zengi rahimehullah hicri 535-540'larda Kudüs'ü fethetme, Kudüs'ü işgalci Hristiyanlardan kurtarma mücadelesini başlattılar. 588'de Selahaddin Eyyubi rahimehullah Kudüs'ü fethetti. Yani 50 yıllık bir mücadelenin neticesi. Hem Nureddin'in mücadelesi hem de Selahaddin'in mücadelesi. Hem de İslam aleminin canlı olduğu, on binlerce yüz binlerce Müslüman mücahidin bulunabileceği o mübarek zamanlarda... Alimlerin şecaatli olduğu zamanlarda... Alimlerin Rabbani olduğu zamanlarda... Alimlerin savaşın en ön cephesinde kılıç salladıkları bir zamanda... Salihlerin, davetçilerin her tarafta bulunduğu bir dönemde 50 yıllık bir mücadelenin sonunda Müslümanlar Kudüs'ü fethettiler.

Eğer bizler toplumların ıslah olmasını, kaybedilmiş olan yerlerimizi tekrar kazanmayı şöyle bir gün ile bir gece arasında, birkaç hafta içerisinde veya birkaç yılda, hem de bu ahir zamanda gerçekleşeceğini düşünüyorsak yanılıyoruz. Evham içerisindeyiz demektir. Büyük bir savaşın içerisindeyiz. Bu savaşın tarafları, bütün Batılılar, sadece onlar değil, bakınız Beşar Esed düşmek üzereyken onun yardımına kim koşuyor? Suudi Arabistan koşuyor. Kim koşuyor? Birleşik Arap Emirlikleri koşuyor. Kim koşuyor? Mısır koşuyor, Ürdün koşuyor. Bütün Arap alemi yani. Bütün münafıklar, bütün zındıklar, İslam aleminin mukadderatını da ellerinde tutan bütün zalimler bugün İslam ümmetinin karşısındalar.

Bugün bu fetihleri gerçekleştiren Müslümanlar İdlib'deyken İslam aleminin çoğunluğu tarafından "terörist" olarak görülüyorlardı. "Terör hareketi"olarak yaftalanıyorlardı. Bizim toplumumuzda da nice gafiller, nice sefihler böyle diyorlardı. Hala diyenler var. Öyle eblehler var ki, öyle kalbi küfürden yana, kalbi nifaktan yana, kalbi zındıkadan yana çalışan öyle sefihler var ki hala çıkıp şöyle diyorlar: "Bu mücahit denilen teröristler Amerika'nın adamlarıdır, İsrail'in güvenliğini sağlamak için İsrail'in en büyük düşmanı olan Beşar Esed ve İran'a darbe indirmişlerdir." Böyle eblehler, böyle sefihler hala bizim ülkemizde varlar, hala Müslümanları karalıyor. Yani savaşımız çok büyük, bu mücadele çok büyük. Ve bu mücadele inşallah nihayete erecek, Müslümanlar bugün Şam şehirlerine hakim oldukları gibi inşallah bu hakimiyetlerini zamanla tahkim edecekler, bütün entrikaların üstesinden Allah'ın izniyle bugüne kadar geldikleri gibi inşallah bundan sonra da gelecekler ve diğer İslam şehirleri de inşallah zalimlerin necasetinden temizlenecek, tertemiz kılınacak ve Müslümanlar yavaş yavaş güçlerini birleştirecekler. Ve büyük İslam ümmeti inşallah doğacaktır. İşte o zaman bizler de inşallah Batılı düşmanlarımıza o büyük darbeyi inşallah o zaman indireceğiz. Ve Allah'ın izniyle İslam ümmeti yeryüzünün tek hakimi olacak ve insanlık da bunu görecek, o büyük adaletin, o büyük rahmetin gölgesini inşallah insanlık hissedecektir.

Değerli kardeşlerim, bütün olaylar Allah'ın izniyle oraya doğru gidiyor. Yeryüzünün sahibi Allah'tır, insanlığın sahibi Allah'tır, kainatın Rabbi Allah'tır. Allah'ın kanunları her şeye hakimdir. Müslümanın da kafirin de adilin de zalimin de perçemi Allah'ın elindedir. Kalbi Allah'ın elindedir ve Allah bir şeyi dilediği zaman onun bütün sebeplerini, o dilediği şeyi meydana getirecek şekilde sıraya dizecektir. Kendi dininin hakimiyetine bazen facir adamı, fasık adamı, kafir adamı, zalim adamı müsahhar edecektir. Bir zalimi diğer bir zalime musallat edecektir. Ve inşallah bütün zalimlerin defterini de kendi dostlarının eliyle dürecektir. Allah'ın vaadi haktır, Kur'an haktır, Sünnet-i Seniye haktır, bizlere verilen bütün müjdeler haktır, bunlara iman ediyoruz.

Ve inşallah bu büyük fetihler için çalışacağız, çırpınacağız, gayret edeceğiz, köylerimizi, kasabalarımızı, şehirlerimizi, büyük başkentlerimizi putlardan, putlaştırmış olanlardan, kafirlerden, münafıklardan teker teker ümmet-i Muhammed olarak temizleyeceğiz. Ve inşallah denildiği gibi en büyük fetih namazını Kuds-ü Şerif'te, Mekke-i Mükerreme'de, Medine-i Münevvere'de, Şam-ı Şerif'te ümmet-i Muhammed Allah'ın izniyle kılacaktır.

Allahu Teala Müslümanlarla birlik içerisinde olmayı bizlere nasip eylesin, müyesser eylesin. Durum ne olursa olsun, zalimin zulmü ne kadar tavan yaparsa yapsın mazlumun yanında yer alabilmeyi Allahu teala bizlere nasip eylesin. Mazlumun yanında zulüm zamanındayken durmak gerekir. Mazlumun fatih olduğu zamanda herkes onun yanında yer alır. Mazlumun zaliminden intikam aldığı gün herkes onun yanında yer alır. Mazlumun güçlendiği gün herkes onun yanında yer alır. Ama zulüm zamanında, zalimin zulmünün cari olduğu dönemlerde Allah mazlumların yanında durabilmeyi ve bundan dolayı da mazlum zaliminden intikam aldığı gün mazlum kadar sevinebilmeyi Allah bize nasip eylesin.

Değerli kardeşlerim, deniliyor ya, mazlumun zalimden intikam aldığı gün Allah'ın izniyle zalimin zulmettiği günden daha büyüktür. Bugün biz gördük, mazlum zaliminden intikam aldı. Zalimler bugün kaçacak yer alıyorlar, sığınacak yer alıyorlar, al aşağı oldular, putları yerlerde serildi, çocuklar üzerinde pisliyor, elhamdülillah. Ne kadar hamd etsek azdır.

Allahu teala İnşallah bu büyük fetihle Müslümanların gözlerini aydın eylesin. Şamlı kardeşlerimizin, Suriyeli kardeşlerimizin, o mübarek Şam topraklarında yaşayan Müslümanların gözlerini aydın eylesin, gönüllerini ferah eylesin. Allahu teala bu mübarek fethi şanına yakışır bir şekilde mübarek eylesin. Hepimiz için, ümmeti Muhammed için mübarek eylesin. Bu fetihleri tamamına erdirsin, kemaline erdirsin. Bu şehirleri Müslümanların eliyle fethettiği gibi bu şehirlerde Müslümanların hakimiyetini tahkim eylesin, sağlamlaştırsın. Münafıklara, zındıklara Allahu Teala fırsat vermesin. Müslümanların bu fetihlerini mecrasından çıkarıp başka hesaplara hizmet ettirmek için çırpınanlara Allahu teala fırsat vermesin. Allahu Teala bizlere yar ve yardımcı olsun. Allah azze ve celle dünyanın gizli açık bütün fitnelerinden bizleri de kardeşlerimizi de muhafaza eylesin.


Mahmut Varhan'ın 23 Aralık 2024 günü paylaşılan konuşmasının transkript edilmiş halidir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1293 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum
Mahmut Varhan Arşivi