Batı'da Müslüman olmak mı Afganistan'da azınlık olmak mı?
Afganistan'da İslami bir yönetimin kurulmasının ardından, başta Batı medyası ve ona entegre kesimler olmak üzere birçok ağızdan, slogana benzer bir biçimde propagandalar hasıl olmaya başladı.
Taliban yönetiminde kadın, eşcinsel, azınlık ve gayrimüslim olarak yaşamanın "ne kadar zor olduğu", propagandaların temelinde yer alıyor.
Taliban'ın ilan ettiği kabinede azınlıkların yer almadığı iddiası da bir başka eleştiri konusu. Oysa ki Ekonomi Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Merkez Bankası Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı gibi birçok üst düzey noktada etnik azınlıkların yer aldığı gerçeği de ortada. Elbette amaç propaganda ise gerçeklerin Batı medyası için pek bir ehemmiyeti yok.
Batı'nın karnesindeki zayıflar
Ancak, klişe bir tabirle söyleyecek olursak, ilk taşı günahsız olan atmalı.
20 yıldır Afganistan'da akla hayale gelmeyecek savaş suçlarının faili olan batılı ülkelerden bu gibi "hassas" söylemlerin gelmesi de ciddi manada ironik bir durum. Örneğin, ordusu tarlalarında çalışan Afgan sivilleri öldüren, Afganların protez bacaklarından bira içmek gibi hastalıklı fantazileri olan Avustralya, bölgede "insan hakları" konusunda konuşabilecek en son ülkelerden biri.
Aynı şekilde yüz binlerce Afgan sivili öldüren, tecavüz eden, işkencelerden geçiren ABD'nin de, Afgan halkına insan hakları ve çeşitlilik konusundaki eleştirileri gülünç. Aynı komediye Avrupa da bir bütün olarak iştirak ediyor. Belki de en trajikomik olanı, Türkiye'deki medyanın da bu eleştiriler konusunda batı medyasıyla aynı frekansı yakalaması.
İnsan hakları ihlalleri konusunu bir yana bırakarak, Batı'nın "çeşitlilik" konusundaki yaklaşımına da bir göz atabiliriz.
Batı'nın istediği "çeşitler" ve "çeşitlilik"
Aslında Batılı güçlerin "çeşitlilik" konusundaki maksadı daha ziyade kendi arzuladıkları "çeşitleri" görebilmek. Yoksa bu denli "çeşitlilik" yanlısı olan Batı, Afgan işgalinin ardından kırsal nüfusu, İslami kesimi ve Peştunları gerektiği gibi temsil etmeyen bir hükümet kurmazdı.
Çeşitlilik denilince Batılı medya, liyakate sahip olmayan kişilerden bile olsa eşcinseller, kadınlar, tüm etnik gruplar gibi "çeşitleri" görmeyi arzuluyor. Söz konusu bölgenin kültürü, değerleri, bağımsızlık mücadelesinde kimlerin rol oynadığı, ana akım düşüncelerin ne olduğu Batı için mesele değil. Ana akım olmayan herkesi hükümet içerisinde görmek istiyorlar. Buna, işgale destek olan kesimler ve İslami yönetim karşıtları da dahil. Bunların da Afgan hükümetinde yer almasını istiyorlar.
Peki, acaba Batı'daki bir ülkenin hükümetinde herhangi bir İslamcı veya cihat yanlısı gören oldu mu? Yahut tesettürlü, belki peçe takan bir kadın gördük mü? Veya "etnik azınlık"ların, kurulu düzenlerin izin verdiği makamlar dışında, tüm ülkenin gidişatını değiştirecek üst düzey makamlara geldiğini gördük mü?
Sanmıyorum. Bırakın siyasi yönetimde yer almayı, İslamcı veya cihat yanlısı olarak nitelendirilen, Batı kültürünü ve demokratik sistemi kalben benimsemeyenler toplum içerisinde dahi hayatını sürdürmekte zorlanıyor.
Benzeri şekilde tesettürlü kadınlar bırakalım yönetimde bulunmayı, okullarda dahi bulunamıyor. Sokaklarda ırkçı ve İslam düşmanı saldırılara maruz kalıyorlar.
Tüm bu yönleriyle Batı, her ne kadar kendisini çok başka bir şekilde tasvir etse de, Afganistan'a bu konuda söz söyleyecek bir konumdan uzakta.
Bizler Batılı bir ülkenin üst düzey bir kademesinde demokrasi karşıtı, cihat yanlısı, peçeli bir Müslüman kadın görebildiğimiz zaman, Batı da Afganistan'da etnik azınlıklara mensup, eşcinsel ve demokrat bir yönetici görebilir.
Evi camdan olanlar, başkalarının evine taş atmamalıdır.