Ibraheem Bahiss

Ibraheem Bahiss

Biden'ın Afganistan'daki seçenekleri neler?

Biden'ın Afganistan'daki seçenekleri neler?

Mayıs ayında ABD askerlerinin çekilmesi Afgan barış sürecini rayından çıkarabilir. Peki yeni ABD yönetimi ne yapabilir?

2 Aralık 2020'de, Afgan hükümeti ve Taliban, barış müzakereleri sırasında, protokol kuralları görevi gören prosedürel bir belge üzerinde çerçeve anlaşması ilan etti. Kısa bir süre sonra ekipler kendi gündem listelerini değiştirdiler ve bir hafta süren bir ara verdiler.

Görüşmelerine 6 Ocak'ta yeniden başlamalarına rağmen, taraflar çok az ilerleme kaydetti ve sadece birkaç görüşme gerçekleştirilebildi. Görünüşe göre her iki Afgan tarafı, müzakerelerde ilerlemeye odaklanmak yerine Biden yönetiminden Afganistan'a yaklaşımları konusunda netlik bekliyor. Yeni ABD yönetimi şimdiye kadar anlaşmanın gözden geçirilmesi ve Taliban’ın taahhütlerini yerine getirmedeki ilerlemesinin değerlendirilmesi ile ilgili belirsiz açıklamalar yapmıştı.

Eksikliklerine rağmen, ABD-Taliban anlaşması ve ardından gelen Afganistan içi müzakereler, savaşın parçaladığı Afganistan'a barış getirmek ve ABD'nin en uzun savaşını sona erdirmek için eşsiz bir fırsat sunuyor. Barış görüşmelerinin yavaş ilerlemesi ve geri çekilme için son tarih olan Mayıs’ın hızla yaklaşmasıyla Biden yönetiminin bazı zor kararlar alması gerekecek.

Görünüşe göre Afganistan ile ilgili kolay bir çözüm yok. ABD, Afganistan içi görüşmelerde önemli ilerleme kaydedilmeden çekilirse, tüm sürecin çökmesi ve yeniden şiddetli olayların patlak verme riski bulunuyor. ABD ve NATO, askerlerini Mayıs ayından sonra da karada tutmaya karar verirse, -son raporların da belirttiği gibi- bu, anlaşmanın iptal edilmesine ve Taliban ile yeniden çatışmaya girilmesine neden olabilir.

Biden yönetiminin krizi yönetmek için birkaç siyasi seçeneği var gibi görünüyor.

Mayıs'a kadar tam bir geri çekilme

Bu seçeneklerden biri, Trump yönetimi tarafından belirlenen geri çekilme programına uymak olacaktır. Başkan Joe Biden, ABD ve Taliban anlaşması imzalanmadan önce bile Afganistan'da ABD askerlerini tehlikeye atmaktan rahatsız olduğunu göstermişti. Ancak Mayıs ayına kadar ABD ordusunun tamamen çekilmesi, iki ana konunun göz ardı edilmiş olması anlamına geliyor. Birincisi, ABD ordusunun Afganistan'daki varlığı, müzakere eden iki taraf arasında askeri bir denge sağlamıştır. ABD askeri angajmanını azaltmış olsa da, varlığını sürdürmesi Taliban'ın sahadaki güç dengesini kendi lehine çevirmesini engelledi.

Yabancı birliklerin tamamen geri çekilmesi durumunda, taraflar görüşmelerde hızlı ilerleme kaydedemezse -ki bu pek olası değildir- her iki taraf da askeri alanda birbirlerine baskı yapmaya çalışacaktır. Savaş alanındaki herhangi bir önemli değişiklik, barış görüşmelerini karmaşıklaştırabilir ve siyasi uzlaşmayı zorlaştırabilir. Dahası, Taliban karşı tarafı çok daha zayıf olarak algılayarak barış sürecini tamamen terk edebilir ve sahadaki gücünü kullanarak iktidarı ele geçirmeye çalışabilir.

ABD hava saldırıları tarafından büyük ölçüde engellenmeyen anlaşmanın ardından, Taliban savaşçıları ana otoyolları kapatıyor ve hükümet güvenlik güçlerini şehir merkezlerinin veya büyük askeri tesislerin sınırlarına itiyor. Önceden ele geçirilemeyen bölgelere olan saldırıların başarılı sonuçları, Afgan güvenlik güçlerinin bir dizi saldırı karşısında çökebileceği algısını pekiştirdi.

İkinci seçenek, iki taraf arasında bir uzlaşmaya varılmadığı takdirde, ne Afgan hükümeti ne de Taliban, daha küçük terör gruplarından gelecek tehdidi önleyebilecek bir konumda olmayacak. Silahlı gruplar, güvenlik boşluğunu ülkede faaliyet göstermek ve muhtemelen yurtdışında eylemler planlamak için kullanmaya devam edecek.

Bu nedenle, Biden yönetiminin bu seçeneği tercih etme olasılığı daha düşük görünüyor.

Bakiye Kuvvetleri Korumak

Tam bir geri çekilmenin getirebileceği riskler göz önüne alındığında, yeni yönetim geride sadece terörle mücadeleye odaklanmış küçük bir ABD askeri güç bırakmayı düşünebilir. Bu kuvvet aynı zamanda askeri alanda bir dengeleyici görevi görür ve dış müdahaleyi caydırmış olur.

ABD-Taliban anlaşması, diplomatik olmayan tüm yabancı askeri kadronun Afganistan'ı terk etmesini şart koştuğu için; ABD, ABD-Taliban anlaşmasını yeniden müzakere etmedikçe veya tamamen görmezden gelmedikçe böyle bir gücü elinde tutamaz.

Taliban'ın öngörülebilir gelecekte artık bir tek yabancı gücü Afganistan'da barındırmayı kabul etmesi son derece düşük bir ihtimal. Grup, tek bir yabancı askerin bile varlığının cihadı tüm Afganlar için bir zorunluluk haline getirdiğini tutarlı bir şekilde ifade etti. Uluslararası birlikler arasında bir çeşit anlaşma olmazsa, Taliban liderliği mevcut anlaşmaya bağlılığı sürdürmeyecek.

Çünkü grubun mensubu olduğu Hanefi içtihadına göre, bir antlaşmanın ana maddesi terk edildiğinde veya ihlal edildiğinde bu, tüm anlaşmanın feshi anlamına gelir.

Son yıllardaki askeri başarıları ve çoğu bölgesel güçten aldığı siyasi tanınma, silahlı grubu, siyasi bir çözümsüzlük sonucunda askeri operasyonlarını genişletmeye devam edebileceğine ikna etti.

Bu muhtemelen Taliban'ın yabancı güçlere ve şehir merkezlerine yönelik saldırılarını yeniden başlatacağı ve potansiyel olarak yabancı silahlı gruplara yeniden sığınak sağlayacağı anlamına gelir. ABD hava kuvvetleri Afgan ordusunun tamamen çökmesini önlese dahi, savaşçılar hükümetin varlığını büyük şehir merkezlerinde sınırlandırma ve hükümetin kontrolündeki alanlarda şiddeti artırma yönündeki mevcut stratejilerine devam edeceklerdir.

Başka bir deyişle, boyutu veya kapsamı ne olursa olsun bir bakiye kuvveti, kesinlikle yirmi yıllık savaşın uzamasıyla sonuçlanacaktır.

Geri çekilmenin son tarihinin kısa vadeli uzatılması

ABD için üçüncü bir seçenek, önemli politik endişelerini gidermek ve barış görüşmelerindeki ilerlemeyi hızlandırmak için geri çekilme süresinin kısa vadeli olarak uzatılması arayışı olabilir. Biden yönetimi, bu uzatmayı iki farklı şekilde isteyebilir: Ya bazı yetkililerinin şu anda yaptığı gibi, Taliban'ın anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia edebilir, ya da bir bakiye kuvvet talep etmeden anlaşmayı yeniden müzakere etmeye çalışabilir.

Taliban'ın silahlı grupların kendi kontrolleri altındaki bölgelerde üslenmesini engellemek gibi yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek geri çekilmeyi askıya almak veya şiddeti azaltmamak kısa vadeli bir mola sağlayacaktır ancak bu, hiç şüphesiz, siyasi bir sürece sürekli bağlılık veya "terörizmin" uzun vadeli önlenmesi gibi önemli sorunları beraberinde getirecektir.

Geçmiş tutumlarına dayanarak, Taliban yükümlülüklerini yerine getirirken literalist bir yaklaşım benimseyecek ve tartışmaların kapsamını, onları ifa etmemek gibi konularla sınırlamaya çalışıyor. Grubun, silahlı gruplarla bağları alenen kesmeye yönelik açık bir taahhüdü göz ardı ederek, yükümlülüklerine ilişkin son derece kesin ifadeler kullandığını hatırlamakta fayda var. Bu, yükümlülüklerini yerine getirdiklerine dair veya tüm yabancı birlikler ülkeden çekildikten sonra, yalnızca yabancı silahlı grupların Afganistan'da faaliyet göstermesini tamamen engellemeleri gerektiğine dair delil göstermelerini sağlayacak.

El Kaide ile alenen bağları koparmak veya yabancı gruplara karşı aktif olarak savaşmak gibi talepler, anlaşmanın metninden sapmalar olarak görülecektir. Bu tür yeni yükümlülükler üzerinde ısrar etmek veya bu bağlamda daha geniş müzakereler kötücül olarak görülebilir ve tüm anlaşmayı bozma riski doğurabilir.

Geri çekilme süresinin ABD tarafından tek taraflı olarak uzatılması gibi hareketler riskli olabilir ve Taliban'ı misilleme önlemleri almaya kışkırtabilir. Bu tür kalkışmalar tüm anlaşmayı potansiyel olarak barış sürecini rayından çıkarabilecek ciddi riskler ile karşı karşıya getirebilir.

Bu konuda daha ihtiyatlı bir yaklaşım, müzakereler yoluyla kısa vadeli bir uzatma aramak olacaktır. Yeni ABD yönetimi, anlaşmada revizyon ve aydınlatıcı açıklamalar istediğinin sinyalini karşı tarafa verebilir. Anlaşmadaki tüm taraflarca şiddetin azaltılması gerekliliği, şiddeti azaltma hükmü kapsamına giren alanlar, Afgan ordusunu desteklemek için uluslararası güçlerin kullanılması ve Taliban’ın yabancı gruplara karşı yükümlülükleri gibi kesin hükümlerin nasıl ifade edildiğine dair birçok belirsizlik göz önüne alındığında kısa vadeli uzatma mümkün olacaktır.

Ancak Taliban'ın kısa vadeli bir uzatmaya rıza göstereceğinin de bir garantisi yok. Taliban içinde devam eden barış sürecine karşı artan bir mukavemet söz konusu.5 bin esirin serbest bırakılması dışında, gruba karşı diğer tüm yükümlülükler yerine getirilmemiştir. Yukarıda belirtildiği gibi, görüşmelerde ilerleme kaydedilmedikçe veya anlaşmanın diğer hükümleri yerine getirilmedikçe, Taliban siyasi süreçten uzaklaşıp askeri kampanyasına yeniden odaklanma eğiliminde olabilir.

Kısa vadeli uzatma konusunda Taliban’ın rızasını alma şansını en üst düzeye çıkarmak için, ABD, çabalarını anlaşmanın belirli kısımlarını yerine getirmeye ve Afganistan içi barış sürecini hızlandırmaya odaklamalıdır. Örneğin, yeni yönetim Taliban liderlerini ABD yaptırım listelerinden çıkarmaya başlayabilir ve daha fazla esir takasını kolaylaştırabilir. Fakat bununla birlikte şu da bir gerçek ki, Washington bir uzatma için pazarlık yapmayı başarsa bile, bu birkaç aydan uzun sürmez.

Afganlararası görüşmeleri hızlandırmak

ABD, tamamen geri çekilmeyi ertelemeye çalışırken, Taliban ile Afgan hükümeti arasındaki görüşmeleri de hızlandırmaya çalışmalıdır. Aksi takdirde, karar verilecek yeni çekilme süresi yaklaştığında aynı ikilemle karşı karşıya kalma riski vardır.

Bu senaryodan kaçınmak için, Biden yönetiminin daha agresif bir diplomasi içine girmesi ve barış sürecini desteklemek için bölgesel fikir birliği oluşturmak için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor.

Trump yönetimi bu cephede büyük adımlar atarken, Çin ile ticaret savaşı ve İran'a karşı maksimum baskı kampanyası da dahil olmak üzere bazı tartışmalı politikalar ile ilerlemesi engellendi. AB zaman zaman mevcut yaklaşımı eleştirirken, Hindistan da kararsız kalmıştı.

Başkan Biden, Çin ve Rusya'yı Afganistan'daki barış sürecine doğrudan dahil etmeye çalışabilir ve İran'a bu yol ile ulaşabilir .Barış sürecine bölgesel destek oluşturmak çok önemlidir çünkü böylece hem Afgan hükümetinin hem de Taliban'ın ABD'ye karşı bölgesel güçler oynamasını engelleyecektir. Bu, Biden yönetiminin iki taraf üzerindeki nüfuzunu daha etkili bir şekilde kullanmasına izin verecektir.

Afgan hükümeti mali yardım için büyük ölçüde ABD'ye bel bağlarken, Taliban siyasi yaşama gücünün uluslararası tanınma ve ABD tarafından garanti edilen yardıma bağlı olacağını biliyor. Yeni hükümetin tanınması, mali yardım ve gelecekteki yatırımlar da dahil olmak üzere devam eden ABD angajmanı, Biden yönetiminin çatışmada her iki taraftaki en güçlü yüzü olmaya devam ediyor.

Bu yaklaşımın başarılı olacağı garanti edilemez, ancak ABD bir uzatma için pazarlık yapamazsa, Mayıs ayında geri çekilme ile çatışmanın yeniden başlaması arasında seçim yapmak zorunda kalacak. Bu noktada diplomasi, Afgan çatışmasının çözümünde son yirmi yılın başarısız askeri yaklaşımlarından daha yararlı görünmektedir.


Al Jazeera İngilizce servisinde yayınlanan bu değerlendirme Kübra Doğrusözlü tarafından Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir.

Bu yazı toplam 13340 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Ibraheem Bahiss Arşivi