"Filistin'de Mahmud Abbas rejimi İsrail'in kirli işlerini yürütüyor"
Filistin Otoritesi (FO), İsrail’in kirli işlerini yürütüyor; oluşturulmasının sebebi de zaten buydu.
Duyduklarınızın aksine Filistin Otoritesi isimli yapı bir “Filistin hükümeti” değildir. “Filistin Otoritesi” hukuk dilindeki tabirle bir “yanlış isim kullanma” vakasıdır zira kurumun kendine has bir otoritesi olmadığı gibi icraatları da Filistinlilerin çıkarına değildir.
Her şeyden önce bu ofis demokratik bir özellik taşımamaktadır. Dahili “anketler” dışında son 14 yılda resmi bir Filistin Otoritesi seçimi yapılmamıştır.
FO’nin uyduruk meclisinin gerçekleştirdiği son demokratik seçimler 2006 yılında yapıldı. Bu seçimleri görünürde ABD emperyalizmi ve onun müttefikleri açısından “yanlış” parti kazandı. Filistin’in İslami Direniş Hareketi Hamas, rüşvet karşıtı ve emeklilik sistemi vaatleriyle, Değişim ve Reform isimli bir aday listesi üzerinden yarışı önde bitirdi. Filistinli seçmenler, Mahmud Abbas liderliğindeki Fetih hareketi içindeki rüşvet bataklığının değişmesini istediklerini için Hamas’a oy verdi.
Filistin Otoritesi Başkanının pazarlıklar üzerinde İsrail’e teslim olunmasını öngören “barış süreci” stratejisi partisinin sürpriz yenilgisinde büyük bir rol oynadı. Ancak, seçmenin açık ve net bir şekilde verdiği mesajı alıp, bir muhalefet partisi olarak çalışmaya devam etmek yerine Fetih hareketi “özgür ve adil” seçimlerin sonucunu kabul etmeyi ve seçilmiş hükümetin yeni sahibi Hamas’a gücü devretmeyi reddetti. Fetih hareketinin liderleri bu tehlikeli reaksiyonu vermesi için Amerikalılar, Avrupalılar, Ürdün ve Suudi Arabistan tarafından cesaretlendirildi. Bunun sonucu ise 2007’deki kanlı Filistin iç savaşı oldu.
2007 çatışmaları ve sonrası
O dönemde güçlü bir figür olan Muhammed Dahlan’ın komutası altında Gazze’de konuşlu bulunan Fetih hareketi silahlı güçleri Hamas ve grubun savaşçılarına karşı bir darbe yapmak için hazırlıklara başladı. Plandan haberi olan Hamas, Dahlan ve adamlarını Gazze’den ayrılmaya zorladı. Ancak daha sonra Abbas tarafından seçilmiş Hamas hükümetine karşı Batı Şeria’da bir darbe yapıldı.
Hamas ve Fetih hareketi arasında yıllardır bitmek bilmeyen “ulusal birlik hükümeti” pazarlıklarına rağmen, 2006 yılından bu yana bir meclis ve başkanlık seçimi gerçekleştirilmedi. Bu nedenle “Filistin Otoritesi’nin” ve resmi olarak 2009’da görev süresi sona eren Abbas’ın demokratik açıdan hiçbir bağlayıcılığı yoktur.
Daha da önemlisi, FO’nun çoğu sürgünde ve mülteci olarak yaşayan Filistin halkı nezdinde de bir geçerliliği yoktur zira FO onların haklarını müdafaa etmemektedir. 90’lı yılların başında müzakere edilip imzalanan ve artık iflası malum olan Oslo Mutabakatı çerçevesinde Filistinlilerin meşru hakkı olarak kabul edilen memleketlerine dönme hakkı ne yerine getirildi ne de müdafaa edildi.
"Abbas İsrail için çalışıyor"
İlaveten, kendi nüfuz alanı içinde dahi kısıtlı bir etkisi olan ve tarihi Filistin topraklarının sadece %22’sini oluşturan Batı Şeria ve Gazze Şeridi üzerinden tüm Filistin halkını temsil ettiğini iddia eden FO, İsrail’in iradesini empoze etmek için çalışmaktadır. Kurumun en faal ve en geniş bütçeye sahip sektörü, yarım düzine güvenlik ajansı içinde faaliyet gösteren 70.000 memur ile güvenliktir.
FO bünyesindeki güvenlik personelinin eğitimi ABD ve Avrupalılar tarafından verilmekte ve bu personelin tek var oluş amacı Filistin halkını kontrol altında tutmaktır. Tek görevleri, İsrail’e direniş (ister silahlı ister barışçıl) gösterilmesini engellemek, İsrail’i ve FO’nin lider kadrosunu korumaktır. Eğer olay mahalline silahlı İsrail güvenlik personeli gelirse, FO’nun memurları kendilerine verilen emre göre derhal silahlarını indirmek zorundadır.
Abbas 2014 yılında yaptığı bir konuşmada İsrail ile FO arasında güvenlik hususundaki işbirliğini “kutsal” olarak tanımladı. Tabi ki bu, FO’ne gelen ödeneklerin tehdit altına girdiği her dönemde kendisinin söz konusu işbirliğini bitirme tehditlerini tekrar tekrar savurmasının önüne geçmedi. Abbas, zaman zaman tehdit etse de 2014 yılında söylediklerinin arkasında durmaya devam etti. Bu yüzden İsrail ile FO arasındaki işbirliği bugün hala ilk günkü gibi devam etmektedir.
"Filistin Otoritesi bir kukladır"
Bu nedenle, neresinden bakılırsa bakılsın FO bir kukladır; İsrail işgalinin gereğini yerine getiren vatan haini bir kurumdur. Bu bağlamda, FO’nun konuşma özgürlüğünü engellemesi ve baskıcı, otoriter bir tavırla hükmetmesi hiç de şaşılacak bir vaziyet değildir. Bu açıdan bakıldığında FO, İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı amirane politikalarla paralel şekilde hareket etmektedir.
FO’nun son otoriter hamlesi, çok sayıdaki Filistinli ve diğer Arapça internet sitesi ile sosyal medyanın yasaklanması oldu. FO Başsavcılığının isteği üzerine Ramallah Sulh Ceza Mahkemesi, 17 Ekim’de aldığı bir kararla 59 haber sitesi ve sosyal medya hesabına erişimin durdurulması emri verdi.
Mahkeme hükmün gerekçesi olarak, FO tarafından 2017 yılında kanunlaştırılan “Elektronik Suçlar Yasasının” ihlal edilmesini gösterdi. Birçok insan hakları örgütü bu yasayı, “meşru özgür ifade hakkını ve otoritenin eleştirilmesini susturmak için kullanılan bir alet” olarak tanımlamaktadır.
Yasaklanan haber siteleri arasında Arab48, Wattan TV, Shebab Haber Ajansı, Kudüs Haber Ağı, Gaza Now ve Metras gibi yayın organları bulunmakta olup, yasaklanan sitelerin hiçbirisinin İsrailli olmaması da dikkat çekmektedir.
"İsrail'in kirli işlerini yapıyorlar"
Hamas sözcüsü Hüsam Bedran yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Filistin Otoritesi, ifade özgürlüğünü engelleyerek ve İsrail’in isteyip de başaramadığı şekilde ulusal medyayı karanlığa boğarak kafasını kuma sokmaktadır. Bu yeni yasağın tek bir anlamı vardır o da Filistin Otoritesi ve işgalci güçlerin Filistinlilerin ulusal ifade hakkına ve işgalcilerin ihlallerini, yozlaşmışlığını ve cürümlerini ifşa etme çabalarına karşı birlikte savaştığıdır.”
FO, kendisini İsrail işgali için yararlı bir alet olarak pazarlamaktadır; bu kurum İsrail’in yapamayacağı bazı şeyleri yapabilmektedir. Ancak İsrailliler her geçen gün artan bir şekilde FO’nun miladını doldurduğunu düşünmektedir zira kendilerinin artık bizzat yönetebileceği bir işgal için niçin sözleşmeli işçi kullansınlar ki? FO’nun içinde bulunduğu bu ikilem göz önüne alındığında niçin dönem dönem “güvenlikteki işbirliğini keseriz” tehditleri savurduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Her şeye rağmen, FO en azından şimdilik İsrail’in pis işlerini yapmaya devam etmesini bekleyebiliriz zira en başta yaratılmasının amacı da zaten buydu.