Mahmut Cemil İnce

Mahmut Cemil İnce

Hilafet ve kuantum fiziği

Hilafet ve kuantum fiziği

Kıymetli okur.

Bu yazının başlığını okuduğunda, iki terim arasında hiçbir alaka olmayışının aklında soru işaretlerine yol açtığına eminim.

Açıkçası ben de bu iki terimi birbiri ardına dillendiren kişiyi dinlediğim zaman kendi kendime "ne alakası var?" diye sormadan edemedim.

Elbette bu alaka, sarf edilen sözlerin oturduğu bağlam üzerine düşünüldüğü zaman kendini anlaşılabilir kılıyordu.

Bu sözleri geçtiğimiz gün sarf eden kişi, 20 yıldır Türkiye'yi yönetmekte olan iktidar partisinin sözcüsüydü. Hakkaniyetli olmak adına, "kendi aranızda hilafet konuşmuyorsunuz o zaman?" sorusuna verdiği yanıtı olduğu gibi aktarıyorum:

"Ben bugüne kadar böyle bir şeye hiç rastlamadım, hiçbir yerde de gündeme gelmedi. Mesela, bazı farklı konularda uzmanları dinliyor, konuşuyoruz. En son yakın zamanlarda bazı hocalarımızı çağırıp, kuantum fiziği falan konuştuk. Her konuda uzman birisi olduğunda zaman zaman çağırıp, konuşuyoruz ama hiç böyle bir tartışma duymadım, herhangi bir şekilde böyle bir konu gündeme gelmedi. Ancak demokrasinin toplumsal hayatta daha derinleşmesi, şehir siyasetiyle demokrasi ilişkisinin daha güçlü kurulması için neler yapmak gerektiğine dair çok kapsamlı konuşmalar yaptık."

Bu iki tabirin tesadüf eseri ortaya çıktığını düşünmesem de, bu durum tesadüften ibaret dahi olsa söylenenleri belirli bir düşünce yapısını yansıttığına kuvvetle inanıyorum. Zira sözlerin gerçek anlamlarını en iyi satır araları yansıtır.

Ortaya konulan manzara, çizilen tasvir, "hilafet-kuantum fiziği" ikileminin teşkil ettiği açmaz şu:

Bir tarafta "hilafet" gibi sözüm ona basit ve bayağı olan, çağın gerisinde kalan, kimsenin ilgilenmediği, gerek görmediği, sembolik, içi boş ve "Siz hala orada mısınız? Dünya aştı bunları artık." denilmesi gereken bir mefhum var.

Diğer tarafta ise "kuantum fiziği" gibi yine sözüm ona çağı yakalamanın, ilericiliğin, aydınlanmanın sembolü olan, ilgilenilmesi gereken, insanlara gerekli olan, "müthiş" bir kavram bulunuyor. Artık Müslümanların da, onlar gibi diğer kitlelerin de geri kalmaması, gereksiz tartışmalarda boğulmaması ve bu kavramlarla meşgul olması gerekiyor.

Belki de ben kötü niyetliyim ancak iki kavramın arka arkaya kullanılmasının bende yol açtığı çağrışım sadece bu oldu.

Halbuki kuantum fiziği ile diğer kevni yasaları da şeriatı ile hilafeti de var eden Allah'tır. Allah'ın yaratıcılık vasfına iman ederken kanun koyuculuğuna iman etmemek, bu yüce yaratıcının atom altı parçacıkların fiziksel dinamiklerini yaratacak kadar kudretli ancak beşeri hayatı düzenleyemeyecek kadar kudretsiz olduğuna inanmak değil midir? Kuantum fiziğini bu derece ilginç ve sistemli kılan Allah, insanlara da kendi hayatlarını düzene koymaları için yasalar emretmemiş midir? Bunlardan biri de yeryüzündeki İslami egemenliğin sağlanması ve hilafet kurumu değil midir?

Bunları bir yana koyuyorum. Bilimsel ve teknik ilerlemenin tek başına başarılabilecek bir kazanım olduğuna inanmak da şaşkınlık verici. Oysa dünyada şu anda bilimsel açıdan ilerlemiş güçler öncelikle askeri, siyasi ve iktisadi açıdan bir atılım yapmamışlar mıydı? Hal böyleyken düştükleri yerden kalkmaya, gelişmeye ve Allah'ın koyduğu kevni yasalar paralelinde keşifler yapmaya hazırlanan Müslüman topluluklar da öncelikle böyle bir atılım yapmalı değil mi? Hilafetin gündeme gelmesi, müzakere edilmesi ve ihyası da bu minvalde büyük bir önem arz etmiyor mu?

Kıymetli okur.

Biz Müslümanlar olarak öncelikle kendimizi içerisine düştüğümüz halden kurtarmalı, ahiretimizi ve dünyamızı kurtarmak için çalışmalıyız. İnsanlara şirin gözükmeye çalışıp da kendi özümüzü yitirmemeliyiz.

Bu açıdan hem hilafeti hem de kuantum fiziğini kendimize gündem edinmeliyiz.

Hilafet ile kuantum fiziğinin arasını ayıran laik, seküler anlayışların bizi esir almasına kesinlikle izin veremeyiz.

Zira biz ilahi olan bilgiyi reddeden ve her şeyi insan eseri sayan modern bilim ve modern siyaset kurumlarınca üretilen zihniyetleri benimseyemeyiz.

Bir sanrıdan ibaret olan "modern hakikatlerin" taarruzlarına karşı ilahi hakikatin surlarında beklemeye sabretmen temennisiyle...


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 3794 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
7 Yorum
Mahmut Cemil İnce Arşivi