Somali'de Eş Şebab'a yönelik askeri harekatın detayları
Doğu Afrika ülkesi Somali'de Mayıs 2022 tarihinde ABD destekli yeni yönetimin seçilmesiyle beraber Eş Şebab'a karşı "topyekun savaş" ilan edildi.
Yeni yönetimin lideri Hasan Şeyh Mahmud'un seçilmesinden saatler sonra ABD Somali'ye yeniden asker gönderdiğini açıkladı. Amerikan birlikleri kısa bir süre içerisinde Somali sahasına yeniden konuşlandı ve Eş Şebab'a karşı savaşı koordine etmeye başladı.
Tüm bu gelişmelerin yaşandığı Mayıs 2022 tarihinden bu yana, yani yaklaşık 15 aydır Somali'de çatışmasız hiçbir gün yaşanmadı. Ülkenin kırsal bölgeleri de dahil olmak üzere birçok noktada şiddetli çatışmalar cereyan etti. Sahada askeri operasyonları ABD'nin özel harekat subayları ve askerleri koordine ederken, Mogadişu yönetiminin askeri güçleri, harekat birliklerinin ana omurgasını oluşturuyor. Hükümet güçleri ABD, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Etiyopya, Eritre, Uganda gibi farklı taraflarca eğitiliyor. Ancak en fazla askeri eğiten tarafların ABD ve Türkiye olduğu görülüyor. Bu iki ülke aynı zamanda Mogadişu yönetimine havadan da destek veriyor. ABD bölgede hava saldırıları düzenlerken Türkiye'nin verdiği TB2'ler aktif olarak savaşta kullanılıyor.
Bunun yanı sıra Kenya ve BAE gibi taraflar gerek Eş Şebab'a gerekse sivil alanlara yoğun hava saldırıları düzenliyor.
Tüm bu güçlere aşiret güçlerinden toplanan milisler ve Afrika Birliği'nin somali misyonu olan ATMIS unsurları da eşlik ediyor.
Son olarak harekatın olmazsa olmazı Etiyopya ordusu. ATMIS bünyesindeki Etiyopya askerlerinin dışında, Etiyopya ordusu kendi askeri düzeni ve hiyerarşisi içerisinde de Somali'de binlerce asker bulunduruyor. Etiyopya ordusunun varlığı olmadan Eş Şebab'a karşı savaşın sürmesini düşünmek oldukça zor.
15 aylık çatışma sürecinde her ne kadar Mogadişu hükümeti "binlerce Eş Şebab mensubunu öldürdüğünü" iddia etse de bu güne kadar sahada Eş Şebab'a karşı ciddi bir kazanım elde edilememiş olması dikkat çekiyor. Eş Şebab, askeri harekatlara hedef olan yerleşim yerlerinde direniş göstermeden kırsal bölgelere çekiliyor. Ardından müttefik güçlere koordine saldırılar düzenliyor. Bu durum 15 ay boyunca böyle devam etti ve Mogadişu yönetiminin güçleri ele geçirdikleri yerleşimlerde tutunamadı. Yalnızca harekatın sürdüğü noktalardaki yerleşimler hükümet güçlerinin elinde kaldı. Bu yerleşimler de harekatlar noktalandığında yeniden Eş Şebab eline geçti.
Harekatın ikinci safhası
İçerisinde bulunduğumuz süreçte Mayıs 2022'de başlayan saldırıların ikinci safhasının ilk günlerine şahit oluyoruz.
Harekat Eş Şebab kontrolündeki iki ayrı alana odaklanıyor: İlk olarak ülkenin orta kesimindeki Galmudug ve Hirşabel eyaletleri. İkinci olarak ülkenin güneyindeki Jubaland ve Güneybatı eyaletleri.
Ülkenin orta kesimindeki saldırılar başlamış durumda ancak güneydeki saldırılar henüz başlamadı.
Tarafların stratejileri
ABD öncülüğündeki Mogadişu yönetimi güçlerinin stratejisi belirli noktalar üzerinden şekilleniyor:
- Eş Şebab'ı kontrol ettiği yerleşim yerlerinden ve sahip olduğu güç merkezlerinden çıkarmak.
- Ele geçirilen yerleşim yerlerinde yerel kabile milislerini konuşlandırarak bölgelerin yeniden Eş Şebab eline geçmesini engellemek.
- Yerleşim merkezlerinden çıkarılan Eş Şebab mensuplarına karşı kırsal alanlarda süpürme operasyonları düzenlemek, böylece mümkün olduğunca çok Eş Şebab üyesini öldürmek.
- Böylece Eş Şebab'ın örgütsel yapısına darbe vurarak grubu zayıflatmak ve önde gelen figürleri teslim olmaya zorlamak.
Söz konusu stratejinin ABD'nin askeri kurmaylarınca kurgulandığı ve icra edilmekte olduğunu söylemek mümkün. Bunun yanı sıra Etiyopya, Türkiye, Kenya, Afrika Birliği gibi tarafların da kendilerine ait askeri stratejiler mevcut ancak bunlar askeri harekatlardan ziyade savunmaya dönük yaklaşımlar içeriyor.
Eş Şebab'ın harekat karşısındaki stratejisini değerlendirecek olursak... Cihat yanlısı grup 2006 yılı sonlarında başlayan son savaş sürecinden bu yana, ana akım gerilla savaşı stratejisinin unsurlarını kapsayan bir stratejik yaklaşıma sahip. Son savaş sürecinde de aynı yaklaşımların sürdürüldüğünü görmek mümkün. Bu kapsamda Eş Şebab'ın stratejisi şu noktalar üzerinden şekilleniyor:
- Yerleşim yerlerinden savaşsız bir şekilde, ancak düşman kuvvetlerini mümkün olduğunca yıpratarak ve taciz ederek çekilmek. Bu çekilmeyi askeri bir düzen ve tertip içerisinde yaparak safları korumak. Böylece grup konvansiyonel bir cephe savaşı vermek zorunda kalmıyor.
- Kırsal bölgelerdeki ormanlık alanlara, vadilere, dağlık bölgelere çekilmek. Buradaki askeri noktalar üzerinden karşı saldırıları değerlendirmek ve organize etmek.
- ABD öncülüğündeki güçleri kırsal bölgelere dağılarak ilerlemeye mecbur bırakmak, bu güçleri bombalı saldırılar ve pusularla taciz etmek.
- ABD öncülüğündeki güçlerin ele geçirdikleri yerleşim merkezlerine şafak baskınları düzenlemek. Bombalı araçların kullanıldığı bu baskınlarda geçtiğimiz aylarda yüzlerce asker ve özel harekat gücü öldürülmüştü.
- Bu şekilde karşı tarafa verilen yoğun zayiatla, harekatı başarısızlığa mecbur bırakmak. ABD destekli güçlerin çekilmesiyle, kaybedilen bölgeleri yeniden ele geçirmek.
Tüm bunların yanı sıra Eş Şebab başkent Mogadişu'daki hassas hedeflere de saldırılar düzenleyerek karşı tarafı yıpratmak isteyecektir.
Bölgeyi ne bekliyor?
Çatışmaların ilerleyen günlerde şiddetlenmesi muhtemel. Birçok yerleşim yerinden kırsala çekilen Eş Şebab henüz karşı saldırılarını başlatmış değil. Grubun saldırılarının kısa bir süre içerisinde başlayacağı düşünülüyor.
Bunun yanı sıra ülkenin güney kesiminde Etiyopya ordusunun da yoğun olarak katılacağı harekatın da başlaması bekleniyor.
Söz konusu çatışmaların Somali'deki savaşın geleceği açısından belirleyici olacağını söyleyebiliriz.
ABD destekli hükümet güçlerinin harekatta gözle görülür bir başarı elde etmesi halinde, Eş Şebab'ın doğrudan yok olacağı elbette düşünülemez. Ancak bu durumda Eş Şebab'ın uzun bir süre boyunca kendisini toparlayamayacağı bir evreye girmesi beklenebilir. Zira mevcut harekatlar doğrudan Eş Şebab'ın güç merkezlerini hedef alarak gruba ağır bir darbe vurmayı hedefliyor.
Harekat başarısız olur ve Eş Şebab, ABD destekli yönetime bağlı güçleri çekilmek zorunda bırakırsa neler yaşanır? Açıkça söylemek gerekirse, halihazırda düzenlenen harekat için toplanan güçler, ülkede yaklaşık 20 yıldır devam eden savaş boyunca toplanan en büyük askeri güçlerden biri niteliğinde. Böylesi bir askeri gücün mağlup edilmesi ve hiçbir ciddi kazanım elde edemeden, ağır kayıplarla geri çekilmesi farklı sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyor. Bunları genel olarak özetleyecek olursak:
- Eş Şebab'ın gücünü daha da konsolide etmesi ve yeni güç alanlarına yönelmesi ki başkent Mogadişu bunlardan biri.
- Mogadişu'daki yönetimin, askeri başarısızlık sebebiyle iç krizler yaşaması ve siyasi gerilimler sebebiyle Hasan Şeyh Mahmud idaresinin zor günler geçirmesi.
- ABD'nin bölgedeki askeri varlığını ve stratejisini sorgulama yoluna gitmesi. ABD'de 2024 yılında bir seçim düzenlenmesi ve Donald Trump'ın yeniden seçilme olasılığı göz önüne alındığında bu sorgulama ABD'nin bölgeden tekrar çekilmesiyle dahi sonuçlanabilir.
Somali, savaşın hiçbir mevsimi olmayan bir toprak parçası. Ekvator çizgisinin içerisinden geçtiği ülkede yılın her ayında hava sıcaklıkları genel olarak 20-25 santigrat derecenin üzerinde seyrediyor. Bu durum Somali'yi çatışmanın mevsimlere göre dağılma potansiyeli barındıran Afganistan, Pakistan, Suriye, Ukrayna gibi savaş sahalarından ayırıyor. Böylece savaş durmak bilmeyen ve yüksek tempolu bir hal alıyor.
Yukarıda bahsettiğimiz ihtimallerin hepsi önümüzdeki aylarda ciddi şekilde görülmeye başlanacaktır. Savaşın 2024 yılının bahar dönemi dolaylarında şiddetlenmesi ve 2024 yılının Mayıs ayında, yani Hasan Şeyh Mahmud'un savaş ilanının ikinci yıl dönümünde doruğa ulaşması bekleniyor. Bunun anlamı, önümüzdeki yılın yaz mevsimi sonlarında doğru yüksek olasılıkla sahada taraflardan birinin stratejik-taktik kazanımlar konusunda diğer tarafa galebe çalmış olacağı.
Bu tarafın kim olacağını ise zaman gösterecek.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.