Ramazan ayında Filistin'i ne bekliyor?
İçerisinde bulunduğumuz günlerde İslam alemi, 1444 yılının Ramazan ayını bekliyor. Birkaç gün içerisinde, Ramazan hilalinin görülmesiyle, İslam aleminin 1444'üncü Ramazan ayı idrak edilecek.
Ramazan ayları İslam aleminin her bir bölgesinde farklı anlamlar ihtiva ederken, Filistin'de Ramazan'ın anlam ve önemini ise süregelen işgalden bağımsız olarak değerlendirmek mümkün değil.
Miladi 1917 senesine tekabül eden 1335 yılı Ramazan ayında, İngiliz güçleri Filistin topraklarında işgal hamlelerini sürdürüyordu. 1335 Ramazanı'ndan birkaç ay sonra ise İngilizler, Filistin topraklarını Yahudilere vadeden meşhur -belki de meşum demeliyiz- Balfour Deklarasyonu'nu neşretti. O tarihten bu yana 109 Ramazan ayı geçmiş olmasına rağmen, Filistin'in gündeminden Anglo-Yahudi işgali çıkmış değil.
Ramazan ayları Filistin'de İslami hassasiyetin yanı sıra İsrail'in ihlallerinin de arttığı bir dönem olarak dikkat çekiyor. Bölgeyi yakından takip edenler, İsrail'in münferit ihlallerinin yanı sıra kapsamlı askeri saldırılarının, ayrıca Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırganlıklarının Ramazan'da gözle görülür şekilde arttığına şahitlik edeceklerdir.
Filistin'de 1444 Ramazanı da tıpkı böyle gergin bir atmosferle karşılanıyor.
Çatışma sahasını ne bekliyor?
Halihazırda Filistin sahasını beş ana bölgesel ve siyasi dinamik üzerinden tahlile tabi tutmak mümkün:
- Batı Şeria, güçlenen silahlı gruplar ve esirler
- Kudüs ve Mescid-i Aksa
- Gazze Şeridi ve Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas)
- Lübnan ve Filistin İslami Cihad Hareketi
- İsrail iç siyaseti
Her bir dinamik kendi içerisinde oldukça gergin süreçler barındırıyor.
Batı Şeria: İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da son dönemde etkisini ciddi biçimde artıran silahlı gruplar son dönemde Filistin sahasında en faal askeri yapı konumuna sahip. Hamas'tan İslami Cihad'a ve El Fetih'e kadar çeşitli yapılarla bağlantılı olan bu gruplar, İsrail güçlerine ve Yahudi yerleşimcilere karşı saldırılar tertip ediyor.
Bunların yanı sıra İsrail elindeki Filistinli mahkumların kötüleşen durumu da gerilimi üst seviyeye taşıyor.
Kudüs ve Mescid-i Aksa: Kudüs ve Aksa, Ramazan ayında Filistinlilerce daha sık ziyaret ediliyor. Buna paralel olarak Yahudi yerleşimciler de Filistinli Müslümanlara yönelik tacizlerini Ramazan aylarında daha fazla artırıyor. Geçtiğimiz Ramazanlarda Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınları ve Kudüs'teki yürüyüşleri tüm Filistin'de tansiyonu artırmış, askeri çatışmalar bölge geneline yayılmıştı.
Gazze ve Hamas: Filistin'de askeri çatışmanın temel dinamiği olan Gazze Şeridi, her zaman olduğu gibi listenin başında. Gazze'nin ana askeri aktörü olan Hamas, çatışmanın ana omurgasını oluşturuyor. Halihazırda Filistin konusunda yaşanan her bir sosyal, siyasi ve askeri gelişme, Gazze'deki silahlı grupların yanıtları üzerinden karşılık buluyor. Bu sebeple Mescid-i Aksa'da yaşanan ihlaller, Batı Şeria'daki baskınlar ve benzeri olayların ardından Gazze'den roket atışları yapılabiliyor.
Lübnan: Gündemin bir diğer maddesi ise Lübnan. Son dönemde Filistinli grupların ve özellikle İslami Cihad'ın Lübnan üzerinden bölgeye olan etkisi ciddi bir gündem maddesi. Lübnan'dan Filistin'e girdiği anlaşılan bir kişinin patlayıcılı saldırıları sonrasında İsrail, misillemeyi Şam'da yaptı. Şam'daki bir saldırıda İslami Cihad'a bağlı bir mühendis öldürüldü. Bu durum Filistin gerilimini Lübnan ve Suriye'nin güneyini de içerisine alacak şekilde genişletmiş vaziyette. Hamas liderlerinden Halil Hayye'nin El Cezire'ye yaptığı bir açıklamada "çok yakında İsrail'e karşı büyük bir savaş görüleceğini ve Gazze'nin de buna büyük ölçekte dahil olacağını" söylemesi de bu doğrultuda yorumlanabilir.
İsrail siyaseti: İsrail'de aşırı sağcı iktidarın yansımaları ülkede iç karışıklığı artırıyor. Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidarın hukuk reformları liberal İsraillileri, aşırı sağcı Yahudi yerleşimcilere desteği ise Filistinlileri tepki vermeye itiyor. Yeni hükümetin politikalarının bölgedeki bölünmeyi hiç olmadığı kadar artırdığı açık. Bu durum İsrail iç siyasetine yansıdığı gibi Filistin meselesine de yakından yansıyor.
Kısacası, Filistin'de ilerleyen günlerde çatışmaların arttığını, sosyal ve askeri gerilimler yaşandığını görmemiz muhtemel. Bu çatışmalardan uzun vadeli sonuçlar çıkar mı bilinmez. Ancak son 108 Ramazan ayında olduğu gibi bu Ramazan ayında maalesef birçok Filistinli anne evlatsız, birçok evlat da babasız kalacak. Üstelik, İslam ülkelerine liderlik edenlerin İsrail ile barışmak için yarışa girdiği bir düzlemde.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.