Gazze'nin canından başka kaybedeceği ne kaldı?
Çaresi kalmayan bir insan her şeyi yapabilir.
Buna dünyanın altını üstüne getirmek de dahildir.
Bu sabaha hepimiz Gazze Şeridi'ndeki Filistinli savaşçıların İsrail'e yönelik devasa saldırısıyla uyandık. Saldırının askeri ve teknik detayları yeterince konuşulduğu için ben bu yazıda farklı bir konuya temas etmek istiyorum.
Görüş | Filistin'de neler yaşanıyor, bundan sonra ne olacak?
Temas edeceğim konu, saldırı sonrasında İsrail'in alacağı "intikama" yönelik tartışmalara ilişkin.
Bildiğiniz üzere Filistinlilerin saldırısı sonrasında yapılan en büyük tartışma, bu saldırının İsrail'in ağır bir karşılık vermesine ve Gazze Şeridi'ni yerle bir etmesine yol açacağı hususunda.
Açıkçası İsrail'in Filistin'deki Müslümanları öldürmek için bir bahaneye ihtiyaç duymadığı oldukça net. Fakat bu noktada söylenmesi gereken birkaç kelime var. Gazze Şeridi'ndeki halkın, muhtemelen kendilerine yönelik büyük bir askeri karşılığı tetikleyecek bu saldırıya neden destek olduğunu anlamak gerekiyor.
Aslında cevap tek bir cümleyle de verilebilir: Çünkü Gazze halkının canından başka kaybedeceği hiçbir şey kalmadı.
İsrail'in 15 yıldır abluka altında tuttuğu, giriş çıkışları kısıtladığı ve defalarca askeri harekat düzenlediği Gazze Şeridi'nde yaklaşık 2.5 milyon insan yaşıyor. Bir açık hava hapishanesini andıran bölgede kilometrekareye yaklaşık 6 bin 500 insan düşüyor.
Gazze diyip geçmek ne kolay öyle değil mi? Beş harf, tek kelime. "Gazze kuşatma altında" diyerek üç kelimeyle kurduğumuz cümlenin içine neler sığdığını düşünüyor muyuz?
- İsrail Gazze'yi abluka altına aldığı 15 yıllık süreçte binlerce insanı öldürdü, on binlercesini yaraladı ve sakat bıraktı. Gazze'de yakının, sevdiklerini kaybetmemiş, bunun psikolojik ağırlığıyla baş başa kalmamış tek bir insan bile yok.
- Gazze semalarında sürekli uçan İsrail uçaklarının gürültüsü ve yol açtıkları kaygı sebebiyle on binlerce insan psikolojik hastalıklardan muzdarip. On binlerce çocuk ağır travmalar yaşıyor.
- İsrail ablukası sebebiyle Gazze'de içme suyu dahi bulunamıyor. Bölgedeki suların yüzde 97'si içilebilir değil. İçme sularındaki yabancı maddeler ve ağır metallar bölge halkını ağır ağır zehirliyor.
- Gazze'deki kısıtlı miktardaki tarım arazisi sürekli olarak bombalanıyor ve zehirli kimyasallara maruz bırakılıyor. Bu durum bölgenin gıda kaynaklarını tüketiyor.
- Gazze'deki çocukların yüzde 80'i İsrail ablukası sebebiyle ağır psikolojik sorunlar yaşıyor.
- İsrail ablukasının yol açtığı psikolojik problemler sebebiyle Gazze'de intihar oranları korkunç boyutlara ulaşmış durumda. Birçok Filistinli bunalıma girerek kendi canına kıyıyor.
- Başta kanser hastaları olmak üzere Gazze'deki hastalar düzgün bir tedaviden mahrum bırakılıyor. Bölge dışına çıkmalarına izin verilmezken Gazze'deki hastaneler de sürekli olarak vuruluyor.
- Gazze halkının yüzde 80'den fazlası dış yardıma muhtaç halde, yoksulluk ve çaresizlik içerisinde yaşıyor.
Bu liste böylece uzayıp gidiyor ve uluslararası toplum bu mağduriyeti gidermek için hiçbir şey yapmıyor. Hatta bunu yapmak şöyle dursun, tüm ülkeler İsrail ile iyi ilişkiler kurmak için yarışıyor ve Filistin halkının yaşadığı problemleri gözardı ediyor.
Gazze'de yaşayan Filistinlilerin birçoğu için ölüm artık bir armağan haline gelmiş durumda. Ölümün inandıkları değerler için verilen bir savaş sırasında gelmesini hastalıktan, intihardan, açlıktan ölmek gibi durumlardan daha evla gördüklerini söylemeye gerek bile yok.
Evet, Gazze halkının canından başka kaybedeceği hiçbir şey kalmadı. Cümleyi daha doğru kurmak gerekirse İsrail, Gazze halkının canından başka almadık hiçbir şey bırakmadı.
Hal böyleyken, canından başka kaybedeceği hiçbir şey kalmayan Gazze'nin bu tür saldırılar düzenlemesi şaşırılacak bir şey olarak görülmemeli.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.