Halep neden önemli?
Suriyeli muhaliflerin Halep'te Beşar Esed'in Baasçı Nusayri rejimine karşı kazandığı çarpıcı zaferden herkes haberdar oldu.
Üç günden kısa bir süre içinde, 13 farklı gruptan oluşan ortak bir güç olan Askeri Operasyonlar Komutanlığı bayrağı altında savaşan muhalifler, İdlib'deki kuşatılmış bölgeden ilerlemeyi ve Suriye'nin ikinci büyük kenti Halep'i ele geçirmeyi başardılar.
İyi planlandığı belli olan bir operasyonla, sızma ve baskın taktiklerini kullanan muhalifler, Esed rejimi güçlerini ve müttefikleri olan İran destekli Şii milisleri, akşam vaktinde yeni kurtarılmış şehrin dört bir yanından duyulan ezanla birlikte dağıttı.
Ancak, birçok kişi bunun rejim ve onun Rus ve İranlı destekçileri için ciddi bir yenilgi olduğunu sezebilse de, Halep'in neden bu kadar önemli olduğunu vurgulamakta fayda var.
Bunu biraz açalım.
İlk husus, Halep'in Suriye'nin en önemli ikinci şehri olma pozisyonu.
Tarihsel olarak Halep, Suriye'nin iktisadi bel kemiği ve sanayi üssü olmuştur.
Halep'te üretilen mallar hem ülke içinde kullanılır hem de uluslararası alanda ihraç edilir.
Muhalifler, Esed'i bu iktisadi güçten ve tarihi öneme sahip bu şehrin sembolik öneminden mahrum bıraktılar. Rejimle halen mücadele edilebileceği ve Suriyelilerin kazanabileceği fikrini siyasi olarak yeniden canlandırmayı başardılar.
İkinci husus, Halep'in Suriye'nin kuzeybatısındaki muhalif bölgesi İdlib'e yakınlığı.
Halep ve çevresindeki bölgelerin ele geçirilmesiyle birlikte, Askeri Operasyonlar Komutanlığı ve Suriye Kurtuluş Hükümeti artık Şam'dan sonraki ikinci büyük şehir üzerinde otorite sahibi oldu.
İdlib'e ve Türkiye'ye kaçan Suriyeli mültecilerin yaklaşık yüzde 30'u Halep vilayetinden geliyordu.
Artık bu kişiler, rejim tarafından ellerinden alınan ve ganimet olarak İran'ın çeşitli Şii militan gruplarının üyelerine teslim edilen evlerine onurlu bir şekilde dönebilecekleri bir gelecek hayal edebiliyorlar.
Üçüncü olarak, Halep Suriye'nin kuzeybatısında stratejik bir konuma sahip.
Bu konum, M5 uluslararası otoyolu üzerinde ve aynı zamanda Halep'in hemen güneybatısındaki yeni kurtarılmış Serakib'e açılıyor. Bu bölge aynı zamanda Suriye kıyısında Esed'in elindeki bölgelerin yanı sıra, Hmeymim ve Tartus'taki işgalci Rus hava ve deniz üslerine doğrudan bağlanan M4 otoyolunun da üzerinde yer alıyor.
Son olarak, aynı yol ağı muhaliflerin doğuya doğru, Kürt-Marksist PKK terör örgütünün bir parçası olan sözde SDG'nin elindeki bölgelere ilerlemesi için de fırsatlar sunuyor.
Eğer Türkiye, Askeri Operasyonlar Komutanlığı'nı gerektiği gibi desteklemeye ya da en azından onlarla iş birliği yapmaya karar verirse, bu, muhaliflerin İdlib'in kuzeybatısından Fırat Nehri'nin doğusuna, Haseke'nin kuzeydoğusuna ve hatta muhtemelen ötesine kadar uzanan bitişik bir bölgeye sahip olabileceği anlamına geliyor.
Arka hatları güvende olan muhalifler belki de eş zamanlı olarak Hama ve Humus yönünde güneye ve Rakka yönünde güneydoğuya operasyonlar başlatabilirler.
Tüm bunlar kesinlikle mümkün olsa da, muhaliflerin insan gücüne ve Moskova'nın Şam'daki kuşatılmış despotu kurtarmak için kullanabileceği hava gücüne bağlı olacak.
Ekonomik olarak zor durumda olan ve siyasi olarak izole edilen Rusya'nın gözü, Ukrayna'da bir tür zafere giden yolu açabilecek olan yeni ABD-Trump yönetiminde. Başkan Vladimir Putin Rusya'nın Esed'i kurtarmak için yeterince kan ve para döktüğüne karar verebilir. Ve böylece, muhalifler Rusya'nın Akdeniz'deki sıcak denizlere kurulu donanma tesislerini tehdit etmediği sürece, onu uzun zamandır beklenen kaderine terk etmeye karar verebilir.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.