ABD'nin yeni Afganistan politikası ne?
2025 yılının başlarında Başkan Donald Trump'ın göreve gelmesi ABD dış politikasında belirleyici bir değişime işaret ediyordu. Trump'ın muhtemel Savunma Bakanlığı Müsteşarı ve The Strategy of Denial kitabının yazarı Elbridge Colby'nin etkisi altında Washington, büyük güç rekabeti lehine karşı ayaklanmaya öncelik vermeyen işlemsel, realist bir yaklaşım benimsedi. Bu tutum değiştirme, Afganistan'ın ABD istihbarat topluluğunun "2025 Yıllık Tehdit Değerlendirmesi"nden çıkarılmasıyla sembolize edildi. Ülke yirmi yıldır ilk kez bunun dışarıda bırakıldı.
Yine de, bu bürokratik kayboluşa rağmen, Afganistan ABD hesaplarında stratejik olarak önemini koruyor. Bir savaş alanı olarak değil, sınırlı, çıkara dayalı bir angajman alanı olarak.
Afganistan ABD tehdit matrisinden çıkarıldı: Sembolizm mi strateji mi?
Afganistan'ın tehdit değerlendirmesinden çıkarılması yüzeysel olmaktan öte bir anlam taşıyor. Tarihsel olarak bir terörizm ve istikrarsızlık merkezi olarak etiketlenen Afganistan artık Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore'nin yükselen tehditleri karşısında gölgede kalıyor. Bu değişim Colby'nin stratejik teziyle tam olarak örtüşüyor: Bir zamanlar ABD dış politikasının merkezinde yer alan Afganistan, artık eylemleri Hint-Pasifik istikrarını doğrudan etkilemediği sürece marjinal olarak görülüyor. Colby'nin Mart 2025'teki Senato onay duruşması, küresel güç dengeleri üzerinde doğrudan etkileri olan alanlara askeri kaynak tahsisini vurgulayarak bu doktrini pekiştirdi. Bu bakış açısı altında ABD artık Afganistan'ı yeniden şekillendirmeye kararlı değil. Odak noktası daha ziyade çevreleme ve koşullu etkileşim.
Tutuklu diplomasisi ve işlemsel angajman
20 Mart 2025'te Taliban, Zalmay Halilzad ve Adam Boehler liderliğindeki sessiz müzakerelerin ardından ABD vatandaşı George Glezmann'ı serbest bırakarak 2021'deki çekilmeden bu yana Afgan topraklarında bu tür bir ilke imza attı. CNN'den Alex Marquardt'ın haberine göre Taliban, Faye Dai Hall'un serbest bırakılmasını Trump'a kredi açabilmek için geciktirdi ve bu hamlenin arkasındaki siyasi hesabı vurguladı.
Kısa bir süre sonra ABD, aralarında Siraceddin Hakkani'nin de bulunduğu üç Hakkani Ağı liderinin başındaki ödülleri kaldırdı (Politico, 2025), ancak bu kişilerin yaptırımları devam ediyor. Bir ABD'li yetkili "Koşulsuz salıvermeler eşittir Trump'la harika ilişkiler" ifadelerini kullandı. Bir başka yetkili ise, Trump yönetimi ile uyumsuzluk göstermeleri halinde liderlerin başlarına "çok büyük ödüller, belki de Bin Ladin'den bile daha büyük ödüller konulabileceği" konusunda uyardı (CNN, 2025). Bu gelişmeler Colby'nin uzun vadeli taahhütler olmaksızın belirli tavizler elde etmeyi amaçlayan sınırlı, yüksek kaldıraçlı angajmanlar doktrinini yansıtıyor.
Ekonomik kaldıraç: Dış politika aracı olarak gümrük vergileri ve ticaret
2 Nisan 2025 tarihinde Başkan Trump, küresel rakiplerini hedef alan kapsamlı bir gümrük vergisi planını uygulamaya koydu. Afganistan ABD yaptırımları altında kalmaya ve diplomatik olarak tanınmamaya devam ederken, ABD ithalatına yüzde 49 gümrük vergisi uygulamasına rağmen Afganistan'a karşı yüzde 10'luk mütevazı bir gümrük vergisi konuldu (Newsweek, 2025). Bu hoşgörü stratejik anlamlar taşıyor. Tanıma sinyali vermekten ziyade, Afganistan'ı sınırlı ekonomik teşviklerin diplomatik getiri sağlayabileceği bir işlem ağında yönetilebilir bir aktör olarak çerçeveliyor. Bu da Colby'nin pragmatik yük paylaşımı vizyonuna uyuyor: Ekonomik angajman kalkınmayla değil, asgari yatırımla ABD çıkarlarını güvence altına almakla ilgili.
Taliban'ın elindeki silahlar: Egemenlik ve sembolik meydan okuma
29 Mart'ta Taliban sözcüsü Abdulkahhar Belhi, Trump'ın Afganistan'da kalan 7 milyar dolarlık ABD askeri teçhizatının iadesi çağrısını reddederek "Bunlar Afganistan'a aittir" dedi (CBS News, 2025). Bu, Afganistan lideri Hibetullah Ahundzade'nin 2022'deki meydan okuyan açıklamasını yansıtıyor: "Atom bombası bile bizi korkutamaz." (Wikiquote, 2022). Taliban egemenlik ve stratejik varlıklar konusunda katı bir tutum sergilemeye devam ediyor ve bu unsurları savaş ganimeti ve bağımsızlık sembolü olarak görüyor. Washington için bu durum sınırlı angajmanın ardındaki mantığı güçlendiriyor. Amaç rejimi dönüştürmek değil, dikkatle ayarlanmış baskı yoluyla caydırıcılık ve çevreleme.
Ahundzade'nin izolasyonizmi: Stratejik uyumun sınırları
Ahundzade, Taliban yönetiminin ideolojik merkezi olmaya devam ediyor. 27 Mart 2025'te dış müdahaleyi reddetme ilkesini yineledi: "İç işlerimize karışmayın." Bu ilkeyi 2022'deki Büyük Ulema Toplantısı'nda da dile getirmişti. Bu içe kapalı dünya görüşü her türlü stratejik uyumla çatışıyor. Trump yönetimi seçici bir şekilde angaje olabilirken, Ahundzade rejimi daha derin bir iş birliğine yanaşmıyor. Ancak Colby'ye göre bu durum daha geniş bir stratejik plana uygun: Afganistan'ın zaten bir müttefik olması gerekmiyor, sadece öngörülebilir ve dışarıdan çevrelenmiş olması gerekiyor.
Çin, İran ve bölgesel denge oyunu
ABD'nin çekilmesiyle birlikte bölgesel aktörler nüfuzlarını artırdı. Çin 2021'den bu yana Afgan madenciliğine ve altyapısına büyük yatırımlar yaparken, İran'ın Çabahar Limanı şu anda Afgan ticaretinin yüzde 30'unu gerçekleştiriyor. Herat-Haf demiryolu Tahran'ın ekonomik gücünü daha da pekiştiriyor (Reuters, 2023; Tehran Times, 2024). Batı'nın diplomatik izolasyonuna rağmen Taliban hem Pekin hem de Tahran ile resmi bağlara sahip. Bu durum ABD'nin etkisini sınırlasa da Colby'nin doktrini, daha geniş jeopolitik istikrarı tehdit etmedikleri sürece bu tür ittifakları hoş görüyor. Bu modelde Afganistan kazanılması gereken bir ödül değil, izlenmesi gereken bir değişkendir.
Kilit çıkarımlar
Afganistan, Elbridge Colby'nin stratejik önceliklendirme doktrinine uygun olarak 2025 ABD tehdit değerlendirmesinden çıkarıldı.
Tutuklu diplomasisi, Trump'ın işlemsel, taktiksel dış angajman tercihini de vurguluyor.
Düşük gümrük vergileri gibi ekonomik araçlar, resmi tanıma olmaksızın seçici iş birliğini teşvik etmek için kullanılıyor.
Taliban'ın egemenlik ve bağlantısızlık üzerine kurulu ideolojik duruşu, ABD'nin daha derin bir müdahalede bulunma potansiyelini sınırlıyor.
Çin ve İran Afganistan'daki nüfuzlarını artırdı, ancak ABD bunu daha geniş bir Hint-Pasifik çevreleme stratejisi çerçevesinde tolere etmeye hazır.
Ayrışma çağında reelpolitik
Trump'ın 2025 Taliban politikası yeniden tanımlanmış bir dış politika anlayışını yansıtıyor. Colby'nin realist vizyonu tarafından yönlendirilen bu politika, stratejik minimalizm lehine geniş kapsamlı hedefleri terk ediyor. Afganistan artık ABD dış politikasının odak noktası değil, kalibre edilmiş bir ayrışma örneği.
Washington artık Kabil'i demokratikleştirmeyi ya da Kabil'e hükmetmeyi hedeflemiyor. Bunun yerine riski yönetmeye, taktik avantajlar elde etmeye ve ekonomik baskı ve caydırıcılık yoluyla bölgesel istikrarı sağlamaya çalışıyor. Bu, dönüştürücü sonuçlar doğurmayabilir ama ideallerden ziyade güç dengeleri tarafından yönetilen bir dünyada yeterli olabilir. Afganistan'ın buna uyum sağlayıp sağlamayacağı ya da direnip direnmeyeceği ayrı bir soru. Şimdilik ABD yoluna devam ediyor. Taliban ve bölgedeki destekçileri de aynı şeyi yapmaya güçlerinin yetip yetmeyeceğine karar vermeli.
Afghan Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.