Seth Frantzman

Seth Frantzman

Türk drone'ları Suriye ve Libya'da Rus hava savunma sistemlerini alt etti

Türk drone'ları Suriye ve Libya'da Rus hava savunma sistemlerini alt etti

Kuzeybatı Suriye'deki ve Batı Libya'daki son çatışmalar, Türkiye'nin drone'larının ve Rusya'nın füze savunma sistemlerinin artan önemini sergiledi. Bunun tüm Ortadoğu için önemli sonuçları var, zira bu, bölgede drone'ların ve hava savunma sistemlerinin oynadığı tahmin edilemez stratejik rolü ortaya çıkardı.

Rusya ve Türkiye, sırasıyla hava savunma sistemleri ve drone sistemleri için yeni pazarlar arayışında. Bu çatışmaların neticelerine ekstra ağırlık veriliyor zira bunlar İran, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Fransa, ABD ve İsrail gibi diğer ülkelerle de bağlantılı.

Suriye ve Libya'daki mevcut çatışmalar, drone'lar ve hava savunma sistemleri arasındaki güç dengesinde ani bir değişimi tasvir ediyor. Haziran 2019'dan bu yana saha, İran'ın Umman Körfezi yakınlarında ABD'ye ait bir Global Hawk'ı düşürmesi, buna ek olarak İran'ın drone ve seyir füzelerinin Eylül ayında Suudi Arabistan'ın Abkayk tesisine yönelik saldırısı sonrası yeni bir döneme girmiş durumda. İran, bölgede Suudi Arabistan'ın Batı'dan tedarik ettiği hava savunma sisteminin bulunmasına rağmen bu saldırıyı gerçekleştirebilmişti.

ABD ve İsrail son 40 senede drone kullanımı konusunda baskın güç pozisyonundayken, yeni olaylar drone kullanımı ve bunun stratejik etkisi konusunda bir değişimi gösteriyor.

Örneğin İran, Yemen'deki Husileri drone'larla takviye ediyor. ABD daha önce bölgeye gönderilen ve drone bileşenleri taşıyan gemileri durdurmuştu.

Şubat ve Mart aylarında İdlib'de, Rusya ve İran destekli Suriye rejimi ve Türkiye destekli Suriye muhalefeti arasında çatışmalar, Türkiye ile Suriye rejimi unsurları arasındaki kısa çatışmalarla alevlendi. Bayraktar TB-2 ve Anka-S olarak bilinen Türk drone'ları, Rus yapımı Pantsir hava savunma sistemleri de dahil olmak üzere Suriye unsurlarının imhasında kilit bir rol oynadı. Kısmen Rusya tarafından kontrol edilen Suriye hava sahasında drone uçurarak icra edilen bu operasyon, "drone yıldırım harbi" yahut "savaşın yeni yolu" olarak karakterize ediliyor.

Suriye'de Rusya tarafından tedarik edilen hava savunma sistemi 2012 yılında Türkiye'ye ait bir F-4'ü düşürmüştü. Savaş uçaklarını riske etmek istemeyen Türkiye, 2020 yılında drone'lar gönderdi. Türkiye İdlib'de drone'lar da kaybetti, tahminler Şubat 2020'de 6 ila 8 drone'un, yani drone filosunun yaklaşık yüzde 10'unun tahrip edildiğini gösteriyordu. Ancak, 28 Şubat'tan 4 Mart'a kadar süren kısa bir harekatta, Türkiye birçok Rus yapımı Pantsir ve BUK hava savunma sistemini etkisiz hale getirdiğini ve imha ettiğini öne sürdü. Bunlar Suriye rejimi güçlerince kullanılıyordu.

Türk savunma sanayii uzmanı Bahri Mert Demirel şöyle söyledi: "Pantsir Suriye'de görevini icra edemedi zira Türkiye ciddi bir elektronik muharebe yürüttü ve Suriye'deki radar sistemlerini karıştırarak bozmak için KORAL da dahil olmak üzere radar elektronik saldırı sistemlerini bölgeye konuşlandırdı."

Topyekun, Türkiye'nin Savunma Bakanlığı sekiz hava savunma sisteminin imha edildiğini açıkladı, yani öz olarak Suriye'yi drone tehdidine karşı kör ettiği ve etkisiz hale getirdi, böylece ateşkese zorladı. İdlib yakınlarındaki Hmeymim'de bir üsleri bulunan Rusya için, Suriyeli müttefiklerinin yenilgisi önemliydi. Rusya 2018 yılının sonbaharında İsrail'in düzenlediği hava saldırısı sonrası Suriye'ye S-300 tedarik etmişti. Türkiye gibi, İsrail'de Suriye'de Rus yapımı Pantsir sistemini imha etmişti. Rus radarlarının, Suriye rejimi İsrail'in İran hedeflerine hava saldırılarını durdurmaya çalışırken nasıl çalıştığı ise belirsiz.

Türk drone'larının Rus hava savunmasına karşı mücadelesinin ikinci raundu Libya'da Mayıs ayının ilk haftalarında icra edildi, nihayetinde 17 Mayıs'ta Ulusal Mutabakat Hükümeti Güçleri Vatiye Hava Üssü'nü ele geçirdi. Türk medyası, Halife Hafter'in Libya Ulusal Ordusu tarafından kullanılan ve muhtemelen BAE tarafından tedarik edilen Rus sistemlerinin yenilgisini coşkuyla kutladı. Doğu Libya'yı merkez edinen Hafter Rusya, Mısır ve BAE tarafından destekleniyor, Fransa'dan ve Ortadoğu'daki bazı diğer ülkelerden de destek alıyor.

Libya, Akdeniz'deki enerji hakları için Trablus ile Kasım ayında Türkiye'nin anlaşma yapmasıyla, önemi artan bir savaşa ev sahipliği yapıyor. Bu durum da Türkiye'nin rolünü daha geniş perspektifte Yunanistan ile enerji çatışmaları ve, Katar ile Suudi Arabistan arasındaki Körfez Krizi gibi bölgesel çatışmalarla birbirine bağlıyor.

Türkiye'nin drone'ları görece olarak düşük hızları, kısa menzilleri ve MAM lazer güdümlü akıllı mühimmatları ile esasında Pantsir sistemiyle boy ölçüşemez görülüyordu, özellikle Libya'daki sistemin kullanıcıları Suriye'de neyin yanlış gittiğini analiz edecek vakte sahipken. Pantsir bir silaha, bir füze sistemine ve silahlarına yardım edecek optikleri bulunan iki radara sahip. Füzeleri, drone'lardaki MAM füzelerinden daha uzun menzilli. Ancak buna rağmen Pantsir'lerin en az 9 tanesi Mayıs ayında Libya'da avlandı, radarları aktif değilken hangarlarda imha edildi, kullanıcıların tecrübesizliği veya radar karıştırma faaliyetleri yüzünden gelen tehdidi göremedikleri için arkadan vuruldu.

Rusya'nın Suriye ve Libya'daki yenilgilere yanıtı, her iki ülkeye de savaş uçakları göndermek oldu. Suriyeliler ve Libyalı Ulusal Ordu güçleri için MiG-29'lar. ABD'nin Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Rusya'nın savaş uçağı desteğine dair endişelerini dile getirdi.

Suriye ve Libya'daki son muharebelerin birkaç neticesi bulunuyor. Evvela, drone'ların ve hava savunma sistemlerinin artan bir şekilde artık Batılı güçler ve onların vekil güçleri haricinde de kullanıldığını, Çinlilerin ve diğer insansız hava aracı üreticilerinin ilerleme kaydettiği daha geniş bir küresel değişim sürecini gözler önüne serdi. İkinci olarak, Rusya, Pantsir'lerin izleme sicilini geliştiremezse, hava savunma sistemini pazarlama konusunda yenilgi yaşayabilir. Üçüncü olarak, drone'ların ordular tarafından kara güçlerine ve hatta vekil güçlere hızlı, görece olarak ucuz ve gözden çıkarılabilir bir hava kuvveti sağlamak için kullanılabileceği ortaya çıkmış oldu. İran, İsrail ve diğerleri bu muharebelerin sonuçlarını yakından izliyor.

Savaşta düşürülen drone'ların sayısı son yıllarda artış gösterdi. Tahminlerimize göre, 2016 yılında bu sayı 31 iken, 2019 yılında 123 drone'un düşürüldüğü bildirildi. 2020 yılında hali hazırda bu sayı 67. Libya ve İdlib'den gelen tüm bilgileri doğrulamak zor olsa da, drone'ların daha stratejik ve taktik bir rol oynamaya başladığı artık çok açık olmanın bile ötesine belirgin durumda. Çin, Rusya ve Türkiye'nin muharebelerden dersler çıkarmasıyla, Afrika'dan Asya'ya tüm çatışmalarda kullanımlarında artış yaşanıyor.

Tercüme: Mepa News

Bu yazı toplam 20110 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Seth Frantzman Arşivi