Cezayir ile Fas arasındaki gerilim savaşa dönüşür mü?
Batı Sahra meselesinde devam eden fikir ayrılıkları Fas ile Cezayir arasındaki diplomatik ilişkileri zehirlemeye devam ediyor. Rabat yönetimi, Cezayir’in savaş yolunda devam etmesi halinde geri adım atmayacaktır.
24 Ağustos tarihinde Rabat ile diplomatik ilişkilerini kesen Cezayir’in komşusu Fas ile olan ilişkileri daha da endişe verici bir hal aldı.
Her şey, Cezayir Enerji Bakanı'nın, İspanya’ya doğal gaz taşıyan Mağrib-Avrupa gaz hattının kontratının yenilenmeyeceğini açıklamasıyla başladı. Bu aynı zamanda Fas’a yönelik tüm doğal gaz sevkiyatlarının da durdurulması anlamına gelmekteydi.
Daha sonra, Cezayir Yüksek Güvenlik Konseyi yaptığı bir açıklama ile Cezayir hava sahasının Faslı tüm sivil ve askeri uçaklar ile Fas devletine ait kayıt numarasına sahip tüm hava araçlarına kapatıldığını ilan etti.
Cezayir Genelkurmay Başkanı General Said Şangariha, 28 Eylül’de yaptığı açıklamada Fas krallığını ülkesine hedef alan “insanların arasına ayrılık ve anlaşmazlık tohumları ekerek Cezayir halkının birliğini bozmaya” yönelik bir “komplo” kurmakla suçladı.
“Cezayir devletinin sahip olduğu prensiplere bağlılığı ve bu prensiplerden sapmama hususunda gösterdiği kararlılık Mahzen (Fas’ın idari kurumu) için sürekli bir hoşnutsuzluk kaynağı olmakta ve rejimin bölgede gerçekleştirmek istediği bazı şüphe uyandıran projelerinin karşısında durmaktadır.”
Son dönemde yaşanan hadiselere bakıldığında Fas Kralı 4. Muhammed’in geçmişte olduğu gibi tekrardan sadece fikir birliği ve bölgesel iş birliğinden kaynaklanan yumuşak güçle yetineceğine inanmak biraz güçtür.
2019 yılının aralık ayında Fas kralının o dönem yeni seçilen Cezayir Başbakanı Abdülmecid Tebbun’a seslenerek “iki komşu ülke arasında ortak güven ve yapıcı diyalog üzerine kurulu yeni bir sayfa açmaya” çağırdığı konuşmalarını ve yine geçtiğimiz ağustos ayında yaptığı bir açıklamada “kardeşlik ilişkilerinin geliştirilmesi adına pek muhterem Cezayir devlet başkanını birlikte çalışmaya davet ediyorum” dediğini aklımızdan çıkaralım.
Batı Sahra
Fas’ın yürütmekte olduğu sözde “zeytin dalı uzatma” politikası belki de rejimin Cezayirli generallerin elini zorlayarak askeri çatışmaları başlatan taraf olmaya itmeye yönelik asıl niyetlerini gizlemeye yönelik bir hamleden ibarettir.
Kısacası, ülkenin Başkomutanı ve Kraliyet Silahlı Kuvvetlerinin (FAR) Genelkurmay Başkanı sıfatlarını taşıyan 4. Muhammed, krallığın, Batı Sahra’nın Fas işgali altındaki bölgeleri yani Fas hükümetinin ifadesiyle “güney eyaletleri” hususundaki hak iddialarını müdafaa etmek için askeri kuvvet kullanma noktasında kararlı olduğu anlaşılmaktadır.
4. Muhammed, Kral 2. Hasan döneminde bir darbe girişiminde bulunan özel birimlerin erişimini kısıtlamak amacıyla atılan dikkatli bir adımla kraliyet sarayı ve etrafındaki yerleşkenin güvenliğini ülkenin silahlı kuvvetlerine devretti.
Sarayın güvenliği alınan bu karar öncesinde Fas Kraliyet Jandarması ve Milli Güvenlik Genel Direktörlüğü tarafından sağlanmaktaydı. Kral ayrıca bölgedeki birçok otoriter rejimi sallayan Arap Baharı gösterilerine bir reaksiyon olarak krallığın silahlı kuvvetlerinin modernizasyonuna hız verdi.
Gerçekleştirilen anlamlı değişiklikler açısından bakıldığında Fas’ın milli savunması bir bütün olarak 2017’nin ocak ayında kral tarafından yapılan bir atama ile Fas ordusunun genel müfettişliğine getirilen Korgeneral Abdülfettah Louarak’ın belirlediği istikamet doğrultusunda yeniden organize edildi. Kral, Louarak’tan önce bu görevi yürüten General Bouchaib Arroub’u da güney bölgelerinin komutanlığı görevinden almadı.
Yeni atanan Louarak’ın ana görevi, 2020 yılında ülke gelirinin yaklaşık %4,5’i gibi devasa bir bütçeye ulaşan Fas’ın savunma sanayisinin modernleştirilmesi ve geliştirilmesi kapsamında yürütülecek faaliyetleri yönetmekti.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü (SIPRI) tarafından 2018’de yayımlanan araştırmaya göre aralarında İsrail (%4,3), ABD (%3,2) ve Türkiye (%2,5) gibi aktif çatışma içinde olan ülkeler dahi savunma hususunda Fas kadar bütçe kullanmamaktadır.
Artık bu safhanın tamamlanması ile birlikte, artık elinde hem askeri hem de ekonomik manada sert gücü bulunduran Fas krallığı stratejik hamleler ile Cezayirlileri köşeye sıkıştırmak için girişimde bulunmaktadır.
Bu hamleler aslında Cezayirli devlet adamları tarafından iyi bilinmektedir zira kendileri de benzer şekillerde Fas Dışişleri Bakanlığının manevralarını savuşturmaya çalıştırlar. Cezayir ordusunun özellikle Fas sınırı olmak üzere yoğun askeri varlığının bulunduğu bölgelerde yürüttüğü çok sayıdaki geniş çaplı askeri operasyonlar bunun bir örneğidir. Mevzubahis askeri tatbikatlardan ocak ayında gerçekleştirilenine Rusya da katılım sağlamıştı.
Açık mesaj
SIPRI tarafından yayımlanan 2021 raporuna göre, Fas, hemen Mısır ve Cezayir’den sonra en fazla silah ithalatı gerçekleştiren Afrika ülkeleri sıralamasında üçüncü sıradadır.
Fas rejimi, Cezayir’in diplomatik saldırganlığına askeri alanda cevap vermeye kararlı olduğunun göstergelerinden birisi de geçtiğimiz günlerde Korgeneral Belkhir el-Faruk'un 4. Muhammed tarafından yeni FAR genel müfettişi olarak atanmasıdır.
Kariyerine piyade olarak başlayan Faruk daha sonra aralarında neredeyse 40 yıl sürdürdüğü güney bölgelerinin komutanlığı da olmak üzere birçok üst düzey makamda görev yaptı.
Batı Sahra’da birçok askeri harekatta yer almış üst düzey bir komutanın bu makama getirilmesi Cezayirlilere yönelik açık bir mesaj niteliğindedir: Cezayirli generaller Fas’a baskı uygulamaya devam edip nihayetinde çatışmayı başlatan taraf olmayı tercih ederse Rabat yönetimi buna askeri güç ile cevap vermeye hazırdır.
Bölgeden gelen haberlere göre yeni komutanın Amerikalılar tarafından da çok sevildiğini göstermektedir. Faruk henüz geçtiğimiz Fas ev sahipliğinde haziran ayında düzenlenen “Afrika Aslanı” isimli Fas-ABD müşterek askeri tatbikatında öne çıkan isimlerden oldu.
Diplomatik hamleler
Meselenin diplomatik ayağında ise, Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtane Lamamra ile Faslı mevkidaşı Nasser Bourita arasında, pazartesi günü toplanan BM genel kurultayında Batı Sahra meselesi üzerine karşılıklı sert ifadeler kullanıldı.
Söz alan Cezayirli bakan şu ifadeleri kullandı: “Sahravi halkının kendi kaderini tayin etmesi ve bölgenin siyasi geleceğine kendi karar vermesinin yolunu açacak olan özgür ve adil bir referandumun organize edilmesi sonsuza kadar, yerine getirmesi gereken uluslararası yükümlülüklerde sürekli başarısız olmuş işgalci bir devletin inatçılığının rehinesi olarak kalamaz.”
BM kurultayında gösterilen önceden kaydedilmiş bir video mesajda Fas Dışişleri Bakanı Cezayir’in “ortada olmayan bölgesel bir çatışma ortamı yaratmasının sorumluluğunu üstlenmesi” gerektiğini söyledi ve Cezayir’in “uluslararası insan hakları kanunlarını çiğneyerek bir grup silahlı ayrılıkçıyı korumaktan” vazgeçmesini talep etti.
Cezayir uzun süredir Sahravi halkının kendi kendini yönetme hakkını müdafaa eden Polisario Cephesi isimli ayrılıkçı harekete açıktan destek sağlamaktadır.
Fas ise Batı Sahra üzerinde egemenlik hakkı olduğunu iddia etmekte ve “uzatılmış özerklik teklifini” bölgedeki çatışmalara bir çözüm olarak ortaya sürmektedir.
İki devlet arasında medyaya yansıyan bu sürtüşmenin Afrika Aslanı 21’in ve Rabat yönetimi ile Washington arasında askeri alandaki iş birliğinin arttırılmasının hemen ardından gelmesi dikkat çekti.
Bir önceki Amerikan başkanı döneminde İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi karşılığında ABD, Fas’ın Batı Sahra’daki iddialarını tanıdıktan sonra başlayan süreçte Amerikalıların Fas’a gösterdiği destek daha da artmıştı.
Savaş şeytanları
4. Muhammed’in rejim yönetimi arkasına aldığı iki dünya gücünün (İsrail ve ABD) vereceği desteğin Cezayirli generallerin Polisario hareketini desteklemesine karşı çıkmak için bir girişimde bulunmaya yeteceğine ikna olmuş durumdadır.
Ancak 1963’de Cezayir ile Fas arasında yaşanan Kum Savaşı isimli sınır çatışmalarının anıları hala akıllardadır.
Kısacası, Batı Sahra meselesinde devam eden fikir ayrılıkları Fas ile Cezayir arasındaki diplomatik ilişkileri zehirlemeye devam etmekte, bugün hala her iki devletin de izlediği taktik ve politikalara şekil vermekte ve eski savaş şeytanlarını tekrar uyandırma potansiyeli taşımaktadır.
İtalyan-İsveçli diplomat Staffan de Mistura’nın yeni BM Batı Sahra elçisi olarak göreve getirilmesi de halihazırda Fas ile Polisario Cephesi arasındaki pazarlıkların tıkanmış olduğu ve uzlaşı ve anlaşma çağrısı yapan seslerin sürekli görmezden gelindiği şu dönemde dikkat edilmesi gereken bir başka noktadır.
Aziz Chahir tarafından kaleme alınan ve Middle East Eye'da yayınlanan bu makale Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Makalede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.