Cumhuriyetçiler Ukrayna'ya yardıma neden karşı çıkıyor?
Amerika'nın Ukrayna'ya askeri yardım konusunda genel desteğin azalması, hem halk hem de Washington'daki siyasetçiler arasında belirgin bir partizan bölünme olduğunu gösteriyor. CNN için yapılan ve Ağustos ayında yayınlanan bir ankette katılımcılara ABD'nin "Rusya'nın Ukrayna'daki askeri faaliyetlerini durdurmak için daha fazlasını mı yapması gerektiği" yoksa "zaten yeterince yardım ettiği mi" soruldu. Demokratların yüzde 61'i daha fazlasını yapması gerektiğini, yüzde 38'i ise yeterince şey yaptığını söyledi. Cumhuriyetçilerin çoğunluğu -yüzde 59- ABD'nin zaten yeterince şey yaptığını söylerken, sadece yüzde 40'ı daha fazlasını yapması gerektiğini söyledi.
Cumhuriyetçi Parti'ye inananlar arasındaki bu görüşler, birçok Cumhuriyetçi adayın kampanya yolundaki duruşuna da yansıyor. Kongre'de Ukrayna'ya yardıma karşı çıkan en yüksek sesler, bu konuda bölünmüş olan Cumhuriyetçi grubun bazı üyelerinden geliyor.
Bu örüntünün altında yatan tek bir açıklama yok. Sağlıklı bir dış politika tartışmasının meşru parçaları olan ve olmayanlar da dahil olmak üzere çok sayıda faktör söz konusu. Aşağıda, dış politika konusunda sağlıklı bir tartışmanın parçası olabilecek iki faktörden başlayarak, söz konusu temel faktörler sıralanıyor.
Savaşın gidişatına tepki
Özellikle kamuoyu yoklamalarına katılanlar arasında dikkatli bir analiz yapıldığına dair kanıt göstermek zor olsa da, Ukrayna'ya daha fazla askeri yardım yapılmasına karşı çıkmak, insanların savaşın gidişatını nasıl gördüklerine dair anlaşılabilir bir tepki olabilir. Pek çok kişi Ukrayna'nın mevcut karşı saldırısının yüksek bir maliyetle yetersiz sonuçlar verdiğini düşünüyor. Bu da Ukrayna'ya daha fazla yardımın parayı kötüye harcamak olacağı görüşüne yol açıyor. Bununla bağlantılı bir görüş de daha fazla yardımın Ukraynalıları kaçınılmaz sonuç olan uzlaşmacı bir çözümü kabul etmekten caydıracağı ve sadece gereksiz yere kan ve hazine harcanmasını uzatacağı yönünde.
Elbette savaşın şimdiye kadarki hikayesini yorumlamanın tek makul yolu bu değil. Müzakere edilmiş nihai bir çözümün kaçınılmaz olduğunu düşünenler bile, Rus liderliğini uzlaşmacı bir barış anlaşmasını kabul etmeye ikna etmek için gerekli olduğu düşüncesiyle Ukrayna'ya ilave askeri yardım yapılmasını destekleyebilirler. Ancak daha fazla yardıma karşı çıkmak meşru, savunulabilir ve Cumhuriyetçilerin de herkes kadar sahip çıkabileceği bir tutum.
CNN anketinde, kendini bağımsız olarak tanımlayanlar bu konuda Demokratlardan çok Cumhuriyetçilere yakın görüş bildirdi. Bu durum, bir bütün olarak Cumhuriyetçilerin Ukrayna'daki savaşla ilgili tutumlarında partizan mülahazaların Demokratlar için olduğundan daha büyük bir rol oynamadığını gösterebilir, ancak sonuç Cumhuriyetçiler arasında bu konudaki keskin bölünmeleri maskeliyor.
Geleneksel izolasyonizm
Kiev'in savaş çabalarına yardım etmeye yönelik muhalefet, en az Ukrayna'da yürütülen spesifik savaşa ilişkin yorumlar kadar genel dış politika ideolojisine de dayanıyor olabilir. Diğer ulusların çatışmalarına müdahil olmaktan kaçınan izolasyonizm, Amerika'da uzun bir geçmişe sahip ve Cumhuriyetçi Parti'de öne çıkan bir görüş olageldi. Yirminci yüzyılın en önde gelen izolasyonist figürlerinden bazıları William Borah ve Robert Taft gibi Kongre'nin önde gelen Cumhuriyetçileriydi. Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın onaylanmasına karşı oy kullanan yegane senatörler, diğer iki izolasyonist Cumhuriyetçi olan William Langer ve Henrik Shipstead idi.
İzolasyonist kanat, Cumhuriyetçi Parti içinde, yurt dışındaki çıkarlarını korumak için askeri araçların kullanılmasından yana olan ve Moskova'daki rejimlerin saldırgan eğilimlerine karşı dik durmayı tercih eden bir başka ideolojik kanatla rekabet halinde. Bu iki ideolojik gelenek arasındaki çatışma, bugün Ukrayna'daki savaşla ilgili olarak Kongre'deki Cumhuriyetçiler arasında yaşanan bölünmeye de yansıyor.
Demokrat bir başkan için hayatı zorlaştırmak
Ukrayna savaşıyla ilgili meselelerin partizanca ele alınması söz konusu. Bu durum işgalin ilk günlerinde bazı Cumhuriyetçi politikacıların refleksif tepkisinin, dünyada meydana gelen herhangi bir istenmeyen olay için Başkan Joe Biden'ı suçlamaya çalıştıkları gibi, savaş için de onu suçlamak şeklinde ortaya çıkmıştır. Senatör Ted Cruz'un o dönemde yaptığı "Joe Biden en başından beri Vladimir Putin'i yatıştırmaya çalıştı" yorumu, Biden'ın Putin'e karşı duruşu ile Biden'ın selefi Donald Trump'ın Rusya başkanına karşı duruşu karşılaştırıldığında, partizanca yorum yapmanın gülünç olduğu kadar şaşırtıcı bir yoluydu.
Demokrat bir ABD başkanının Ukrayna'ya sadece ABD'nin değil uluslararası desteğin de öncülüğünü yapması, Cumhuriyetçilerin "Demokrat bir başkanın önerdiği her şeye karşı çıkma" içgüdüsünü harekete geçiriyor. Bu içgüdü, tıpkı izolasyonist gelenek gibi, Cumhuriyetçilerin Rus saldırganlığına karşı çıkma eğilimleriyle çakışıyor. Cumhuriyetçi grup içinde ortaya çıkan kafa karışıklığı, Demokrat senatör Chris Murphy tarafından Cumhuriyetçi meslektaşları hakkında "Bence birçoğu Ukrayna'ya gerçekten yardım etmek istiyor, ancak her konuda Demokrat bir başkana karşı çıkmaya o kadar alışmışlar ki, kendi yollarından nasıl çıkacaklarını bir türlü bulamıyorlar" sözleriyle veciz bir şekilde ifade ediliyor.
"Woke kültürü karşıtı Rusya"ya sempati
Cumhuriyetçi Parti'nin büyük ilgi ve çaba sarf ettiği kültür savaşı Ukrayna'daki savaş meselesiyle kesişiyor çünkü Putin benzer temalarla bir kültür savaşı yürütüyor ve bu da ona Amerikan sağının büyük bir kısmının hayranlığını kazandırıyor. Trump'ın eski siyasi danışmanı Steve Bannon, Putin'in "woke kültürü karşıtı" olduğunu ifade ediyor. Putin, LGBTQ karşıtı ve dini temalarıyla kendi kültür savaşını, sadece Ukrayna'daki savaşı için Rusya içinde destek oluşturmaya yardımcı olmak için değil, aynı zamanda Batı'daki kültür savaşçılarına hitap ederek, Ukraynalılara yönelik Batı desteğini zayıflatmak için bir araç olarak kullandı.
Bu strateji kısmen de olsa başarılı olduğu ölçüde, Cumhuriyetçilerin Ukrayna'ya daha fazla askeri destek vermekten kaçınmaları için bir başka neden daha ortaya çıkacak. Bu tür bir muhalefetin izolasyonist ya da analitik nedenleri bir yana, Rusya bu çatışmada kötü adam değil, belki de iyi adam olarak görülüyor.
Ülke içindeki sosyal ve kültürel tercihlerin bir dış politika meselesine yansıtılması yeni değil. ABD'nin ilk yıllarında da benzer bir durum yaşanmış, Federalistlerin ve Demokratik-Cumhuriyetçilerin İngiltere ve Fransa'ya karşı tutumları bazen ABD'nin yurt dışındaki çıkarlarını korumaktan ziyade, partici tarafların savaşan iki Avrupalı gücün her birinde ABD'nin kendisinde aradıkları ya da korktukları sosyal kalıpları görmeleriyle ilgili olmuştur.
Trump-Rusya bağlantısı
Cumhuriyetçi Parti'nin hala büyük ölçüde Trump'ın esiri olduğu, Trump'ın 2024 Cumhuriyetçi başkan adaylığı yarışındaki büyük liderliğinden ve görünüşte ona karşı yarışanların çoğunun, hüküm giymiş bir suçlu olsa bile adaylığını destekleyeceklerini söylemelerinden anlaşılıyor. Trump'ın Putin ve Rusya ile olan olağanüstü ilişkisi, Cumhuriyetçilerin Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa ve Ukrayna'ya askeri yardım gibi tüm ikincil konulara yönelik tutumlarını şekillendiriyor.
Bu ilişkinin en belirgin temeli Rusya'nın 2016 ABD seçimlerine Trump lehine müdahale etmesi. Trump'ın henüz görevdeyken Putin'le yaptığı gizli anlaşmalar göz önüne alındığında daha muğlak ama daha az gerçek olmadığı aşikar olan bir diğer husus da Trump'ın Rusya ile olan iş ve diğer bağlantılarıdır. Tüm bunlar, Rusya'ya karşı bir savaşta kendini savunmak için başka bir devlete yardım etme konusundaki isteksizliği artırmakta.
Bu isteksizliğe bir de Ukrayna'yı küçük düşürme ve Biden ya da ailesinin karıştığı iddia edilen yolsuzlukla ilişkilendirme çabaları eklendi ki bu Trump'ın ilk görevden alınma girişimine yol açan skandalın merkezinde yer alan bir düşünceydi. Diğer bazı Cumhuriyetçiler de, dikkatleri Rusya'nın Trump yanlısı seçim müdahalesinden başka yöne çekmek amacıyla, Ukrayna'nın 2016 seçimlerine Demokratlar lehine müdahale ettiği gibi yanlış bir iddiada bulundular. Arkansas Cumhuriyetçisi Senatör Tom Cotton, soruşturulup çürütüldükten sonra bile bu fikri savunmaya devam etti.
Sonuçlar
Birincisi, Cumhuriyetçilerin Ukrayna'ya yardıma karşı muhalefeti aşırı kararlı. Dolayısıyla bu muhalefetin artmaya devam etmesi muhtemel.
İkincisi, bu muhalefetin nedenleri arasında sağlıklı bir dış politika tartışmasının meşru bileşenleri olmayan ve muhtemelen sadece bu tartışmayı karıştıracak ve kirletecek olanlar bulunuyor.
Ancak üçüncü olarak, gayrimeşru bileşenlerin Ukrayna'ya açık uçlu bir tedarik hattını sorgulamak için sağlam nedenleri gölgelemesine izin verilmemeli. Ukrayna'daki savaşın gelecekteki seyri henüz belli değil ve savaşa yönelik hangi yaklaşımın ABD çıkarları ve Avrupa'nın o bölgesine istikrarlı bir barış getirmek için en iyisi olduğu konusunda hala son söz söylenmedi. Ukrayna'ya askeri yardım yapılmasını destekleyen ve buna karşı çıkan tüm argümanlar, tartışmaya katılanların bu tavrı takınmak için öne sürdükleri diğer nedenler ne olursa olsun, dikkatle değerlendirilmeli.
Paul R. Pillar tarafından kaleme alınan ve National Interest'te yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.