Gazze'de Filistinlilere karşı uygulanan baskı ve zulüm bizi dehşete düşürdü. Ve gerçekten de dehşete düşmeliyiz. Yaşadıkları her şey insanlık onuruna aykırı, buna hiç şüphe yok.

Yine de, insanların acımasızca eziyet gördüğü ve katledildiği bu korkunç soykırım ve sömürü döneminde başka bir şey daha tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi: Boyun eğmeyi reddeden bir halkın direnci ve inancı.

Allah'a olan bağlılıkları ve değerlerine olan inançları sarsılmadığı gibi, adanmışlıkları ve kararlılıkları daha da artmıştır. Gazze'deki insanların Allah'a ve Peygamberimiz Hz. Muhammed'e olan sevgilerini yeniden teyit ettiklerine ve en umutsuz koşullarda inançlarını teselli olarak kullandıklarına defalarca şahit olduk.

Elbette Gazze'deki Filistinliler en başta bu duruma düşürülmemelidir. Böyle bir kararlılık ve güç sergilemelerine gerek olmamalıydı. İhtiyaç duyulan şey savaşın acilen sona ermesidir. Başta ABD ve kolektif Batı olmak üzere küresel toplumun hesap vermesi gereken çok şey var.

Ancak Gazze halkı dünya çapındaki Müslümanlara paha biçilmez dersler vermektedir. Zorluklar karşısında Gazze halkının kararlılığı, umutsuzluğa kapılmamamız, inançlarımızdan ve inancımıza olan bağlılığımızdan ödün vermemize yönelik baskılara boyun eğmememiz için bize ilham kaynağı olabilir.

Bu, özellikle savaşın patlak vermesinden bu yana nefret suçları ve İslamofobinin arttığı, Müslümanların da sınandığı Amerika Birleşik Devletleri'ndeki birçoğumuz için büyük bir derstir.

Eğer onların kitabından bir sayfa alırsak, mucizeden başka bir şey olmayan başka bir şey okumuş oluruz.

Tam bir yıkım karşısında Filistinliler ayağa kalkıyor ve "Rabbimiz Allah'tır" diyorlar. Ayağa kalkıyor ve toplu cenaze namazı kılıyorlar. Namazdan önce abdest almak için yağmur suyu kullanmak zorunda kalsalar bile İslam'ın ilkelerine uymaya devam ediyorlar. Ayağa kalkıyorlar ve hala ezan okuyorlar.

Bunlar ya öldürülmüş ya da sevdiklerinin öldürülmesine maruz kalmış insanlar. Birçoğu sadece ölmeyi bekliyor. Başlarına ne geleceğini bilmiyorlar. Tarih gözlerimizin önünde cereyan ederken bize gösterdikleri çok şey var.

En başta İsrail'in Gazze halkına uyguladığı zulmün son derece yanlış olduğunu görüyoruz. Bu iğrenç bir şey. İnsanlık dışıdır ve bunu söylemeliyiz. Bu konuda konuşmalı ve elimizden geldiğince durdurmaya çalışmalıyız. Protesto etmeliyiz. Hiçbir şey yapamıyorsak dahi onlar için dua etmeliyiz.

Ama benzersiz bir bakış açısı da kazanıyoruz. Dünyanın her yerinde zulüm gören Müslümanlar var.

Keşmir'de, Çin'de, Myanmar'da, Somali'de, Yemen'de ya da Bosna'da, her yerde acı çeken Müslümanları gösterebiliriz. Çoğu zaman görünürde hiçbir destek yok. Ancak Filistinliler zalimlere şunu gösterdiler: "Hey, bana en iyi yumruğunu at. Ringde duracağım. Düşmeyeceğim. İnancım daha da güçlenecek."

Bu, özellikle ABD gibi yerlerde öğrenmemiz gereken bir ders. Evet, zorluklar yaşayabiliriz, bize şüpheyle bakılabilir, insanlar bizimle alay edebilir ve bize hakaret edebilir. Ancak belki de farklı bir bakış açısı benimseyebiliriz. Meşru kaygılarımız, endişelerimiz olsa da bunlar Filistinlilerin çektiği acıların yanında sönük kalıyor.

Bu büyük trajedi karşısında, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar bunun çok büyük bir kötülük olduğu konusunda hemfikir. Bu konuda birleşmiş durumdayız ki bu takdir edilmesi gereken bir şey.

Kur'an-ı Kerim'de bize zorluklar karşısında sabır ve sebatın önemi hatırlatılır. Gazze halkı bu erdemleri somutlaştırıyor, karşılaştıkları sınamalardan yılmayı reddediyorlar.

Onların sarsılmaz kararlılığı, insan ruhunun gücünün bir kanıtıdır. Katlandıkları akıl almaz acılara rağmen, inançları güç ve cesaret kaynağı olarak hizmet ederek direnmeye devam ediyorlar.

Hayal bile edilemeyecek zorluklar karşısında bile susturulmayı reddediyorlar. Onların sarsılmaz inançları dünya çapındaki Müslümanlar için bir umut ışığı olmaktadır.

Al Jazeera için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.