Trump savaşın yönünü El Kaide'ye çevirecek
ABD Başkanı Donald Trump, Pazar günü, güney Yemen'de bulunan El Kaide militan grubuna yapılan baskın sonucu öldürülen bir ABD askeri komandosunu şereflendirmek için Dover Hava Üssü'ndeki Birinci Deniz Piyade Komandoları birliğini ziyarete geldi.
8 yaşındaki Nawar el Evlaki'nin saçlarında kırmızı bir toka ve şirin bir gülümseme ile resimleri internet sayfalarını ve televizyon ekranlarını doldurdu. Onun bu fotoğrafı ve şarkı söyleme yeteneğinden dolayı imajı gündeme gelmedi. Nora olarak bilinen Nawar, Usame bin Ladin'in varisi olarak anılan Yemen asıllı Amerikan vatandaşı bir bilim adamı olan Enver el Evlaki'nin kızıydı.
ABD'nin bir drone saldırısında babasının öldürülmesinden altı yıl sonra Nora, ABD'li özel operasyon güçleri tarafından bu hafta Yemen'de bir El-Kaide eğitim kampında evinde yürütülen ve çiçeği burnunda Başkan Donald Trump yönetimindeki ilk operasyonda öldürüldü.
2011'de Pakistan'da bin Ladin'i öldüren Deniz Kuvvetleri Komutanlığı 6. ekibi, silah arkadaşları olan William Owens'ı kaybettikleri bu kara operasyonunu gerçekleştirdi. Amerikan kuvvetleri kadın ve çocukların da dahil oluğu 14 kişiyi öldürdü ki bu ölenlerin 9’unun, en küçüğü 6 aylık bir bebek olmak üzere, çocuk olduğu iddia ediliyor. Operasyon tartışmalı oldu, çünkü El-Kaide savaşçıları baskın için bekliyorlardı ve Amerikan kuvvetlerini belirlediklerinde ateş açmışlardı. Olası istihbarat zaafları araştırılıyor.
Yemen'de 'kökleşen' El Kaide
Aynı zamanda, operasyon terörle savaşın Trump için ne anlama geldiğini açıklığa kavuşturuyor. Görünen o ki, IŞİD örgütünün hem Irak ve Suriye cephelerindeki başarısızlıklarından dolayı, hem de IŞİD ile mücadele, özellikle Rusya ve Türkiye ile uluslararası koordinasyon gerektirdiğinden ikincil bir hedef haline geliyor gibi görünüyor. Buna kıyasla, El Kaide'ye karşı savaş, elbette uluslararası istihbarat işbirliğine dayanan fakat eşgüdüm gerektirmeyen bağımsız bir Amerikan savaşı olarak görülebilir – Afganistan ve Irak'taki savaşlar gibi bir başka büyük çaplı askeri müdahale riskini taşımaz.
Özellikle güney-merkez Yemen, burayı eğitim ve sivil güç için üslerine dönüştüren en yüksek konsantrasyona sahip El Kaide militanlarına sahip. Yemen'de El Kaide, Cezayir, Pakistan veya Afganistan gibi diğer Müslüman ülkelerin aksine, IŞID’in de Suriye ve Irak'taki şehirleri ele geçirdiğinde kullandığı modelle kontrolünü ele geçirdi. El Kaide, Hadramevt valiliğinin başkenti ve Yemen'in ana petrol ihracatının başkenti El Mukalla'yı kontrol ediyor. El Kaide ayrıca güney Yemen'deki petrol alanlarını kontrol ediyor ve petrol satışlarından, vergilerden ve gümrük ücretlerinden limanda giren mallardan günde 2 milyon dolar tahsil ettiği düşünülüyor.
El Kaide, Hadramevt sakinlerini vergilerden muaf tutuldu. Daha da önemlisi, üyelerin yerel kızlarla evlenmesi, işletmeler kurması ve toplumun bir parçası haline gelmesi ile birlikte örgüt için sivil destek her geçen gün artmakta.
Yemen'de kökleşmiş El Kaide'yi yok etmek, yoğun bir yerel kampanya içerisine girmeden gerçekten zor. Dolayısıyla, ABD ordusu tarafından gelişi güzel yapılan eylemler -genellikle İHA saldırıları- örgütün faaliyetlerini sınırlamayan ve sadece sınırlı etkiye sahip etki göstermektedirler.
Tahrir'uş Şam etkisi
Suriye İdlib'de bulunan El Mukalla'ya yaklaşık 3.500 kilometre uzaklıktaki Şam’ın Fethi Cephesi'nden -eski Nusra Cephesi- yeni bir El Kaide kuvveti büyüyor. Bu yeni oluşuma IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi'nin rakibi olan Ebu Muhammed el Cevlani liderlik etmektedir. Halep'in düşüşünden sonra bir dizi İslamcı milis, Şam'ın Fethi Cephesi'nin de içinde bulunduğu Heyetu Tahrir'uş Şam (Şam'ı Özgürleştirme Heyeti) adında bir şemsiye örgüt kurdu.
Tahrir'uş Şam dışında tüm gruplar yakın zamana kadar Türk ve Amerikan desteğini aldılar ve bazıları CIA'den eğitim ve silah yardımı alan "ılımlı İslamcı isyancılar"ın ayrılmaz bir parçasıydı. Barış görüşmelerinde yer alıyor ve isyancıların mevcut Suriye rejiminin alternatif liderliğine dahil edilmesinin meşru temsilcileri olarak görülüyorlardı.
Şimdi, şemsiye örgütünün kurulmasıyla birlikte El Kaide himayesinde bu gruplar sadece Amerikan ve Türk desteğinden mahrum bırakmakla kalmayıp aynı zamanda terörle mücadelenin meşru bir hedefi haline geldi. Bu aynı zamanda ılımlı isyancılar ile teröristler arasında ayrım yapmanın olanaksız olduğu yönündeki Rus tutumunu güçlendiriyor ve Moskova'nın iddia ettiği gibi tüm Suriyeli asi örgütlerin yok edilmesi ve kesinlikle Suriye'nin meşru temsilcileri olarak yer alamayacağı yönündeki görüşünü ABD nazarında da güçlendiriyor.
Bu örgütlerin önceki saygınlıklarını terk etmesine ve El Kaide'ye katılmalarına neyin sebep olduğu tamamen açık değil, ancak Suriye'deki IŞİD'in zayıflığından yararlanarak en güçlü rejim karşıtı savaş gücü haline gelecekler. 10 bin savaşçı. Suriye'deki herhangi bir çözüm için vazgeçilmez olabilirler ve her denkleme dahil edilmeleri gerekecek. Açıklamalar ne olursa olsun, Suriye'de böyle bir kuvvetin bir araya gelmesi, örgütün büyük bölümünü kaybettiği ve son iki yıldır IŞİD'e olan etkisini kaybettikten sonra, El Kaide ve lideri Eymen ez Zevahiri'ye büyük önem vermektedir. Öte yandan, iki yıl önce Bağdadi’ye bağlılık ilan eden Sina'da yaşayan Ensar Beyt'ül Makdis adlı grubun bir kısmı El Kaide'ye dönmeye karar verdi.
Bin Ladin'den devralınan miras
Bir başka önemli gelişme ise, Afganistan ve Pakistan'da El Kaide üyelerinin genişleyen üsleri. 2009'da ABD istihbarat teşkilatları Afganistan'da sadece 300 kadar El Kaide savaşçısının kaldığını tahmin ediyordu. Bir yıl sonra - CIA direktörü Leon Panetta, bu sayının 50 ila 100 arasında değişmekte olduğunu deklare etti. Fakat Ekim 2015'te Amerikan kuvvetleri Afganistan'daki Kandahar'da bir El Kaide üssüne saldırdı ve ortaya yaklaşık 250 savaşçının sadece bu merkezde bulunduklarıgerçeği çıktı.Afganistan’daki en az birkaç yüz üyeye ilaveten, Pakistan’daki ve Hindistan’da yer alan üyeleri de ekleyince ortaya ciddi bir rakam çıktığı yeni yeni fark edilmekte.
"Resmi" savaşçı sayısı etkileyici görünmeyebilir, ancak Afganistan'da ve Pakistan'da El-Kaide, Taliban ve Hakkani Örgütü gibi çok sayıda saldırıdan sorumlu olan diğer gruplarla işbirliği yaptıkları göz ardı edilmemeli.
El Kaide, Kuzey ve Sahra-altı Afrika'da, özellikle Mali'de, aynı zamanda Cezayir, Tunus ve Libya'daki faaliyetlerini genişletiyor. Libya'da Bingazi bölgesinde General Halife Hafter'in kuvvetlerinden bir çok kontrol noktasından çekilmelerine neden olan ciddi bir yenilgi gördüler ve Ensar'uş Şeria adlı başka bir grupla birleştiler. Ancak El Kaide, karakollarını ülkenin batı kesiminde yeniden kurmayı başardı ve geçen sene Suriye'den dönen savaşçılarla saflarını güçlendirdiler.
Kuzey Afrika'daki El Kaide, IŞİD'in aksine, saldırılarının reklamını yapmayı sevmez, daha az acımasız yöntemler kullanır ve düşük bir medya profili elde etmeye çalışır. Buna ek olarak, saldırıları siviller yerine askeri hedeflere odaklıyor. Kural olarak, El Kaide, bin Ladin'den devraldığı stratejiyi kullanıyor; bu, yerel nüfusla işbirliği yapmak ve zarar vermek değil, Hıristiyanların ve hatta Şiilerin yaşamlarını ve mülklerini korumak anlamına gelse bile.
Tercüme: Mepa News