El Kaide’nin yeni güç merkezi: Batı Afrika
Fransa Savunma Bakanı tarafından 5 Haziran tarihinde sosyal medya üzerinden yapılan bir açıklamada El Kaide’nin Kuzey Afrika’daki en üst düzey ismi olarak gösterilebilecek Abdülmalik Droukdel‘in (Ebu Musab Abdulvedud) Mali’de gerçekleştirilen bir operasyonda öldürüldüğü ifade edildi. Mali’nin kuzeyindeki bir bölgede Fransa tarafından düzenlenen hava saldırısında öldürülen Ebu Musab Abdulvedud, El Kaide için bölgede oldukça önemli konumda bulunan, tecrübeli bir isimdi.
İslami Mağrib El Kaidesi lideri Ebu Musab Abdulvedud, Fransa tarafından hedef alınmadan önceki süreçte bölgede El Kaide adına ciddi faaliyetler yürütmüş, örgütün bu bölgedeki genişleme sürecine oldukça ciddi katkılar sunmuştur. Abdulvedud, El Kaide’yi bu bölgede sadece Cezayir’de kendisinin başında olduğu yapının sınırları içerisinde tutmayıp, bölgedeki diğer örgütlerle de iletişim kurmuş ve uzun süren bu ilişki döneminin ardından bölgedeki birçok grup 2017 yılında El Kaide ile alınan birleşme kararını ilan etmiştir.
Birleşme kararının ilan edildiği süreçten sonra ismi açıklanan, Cemaat Nusret el İslam vel Muslimin (CNİM) grubu ile birlikte El Kaide’nin 2000’li yıllardan bu yana bölgede Cezayir ile sınırlı kalan saha yapılanması, Mali, Burkina Faso, Nijer ve Fildişi Sahili’ne kadar uzanmıştır. 2017 öncesi dönemde de bu gruplar kendi içlerinde, kontrol alanlarını kapsayan bölge ülkelerinde koordineli bir şekilde hareket etmiş olsalar da, belli bir döneme kadar El Kaide ile olan organik bağlarını ilan etmemişlerdir.
El Kaide’nin bu gruplarla koordine hareket ettiği süreç, Fransa’nın 2013 yılında Mali’ye askeri müdahalede bulunmasına neden olmuş ve Fransa bu müdahalenin “kısa süreli” olacağını açıklamasına rağmen gelinen dönemde halen bu bölgedeki askeri müdahalesini sonlandıramamıştır.
Peki Afrika El Kaide için ‘güvenli bir liman’ mı?
Bu konuya cevap arayabilmek için biraz daha geriye gitmek gerekiyor; 2014 yılı Haziran ayında Pakistan ve ABD güçlerinin Pakistan-Afganistan arasında bulunan kabile bölgelerinden Kuzey Veziristan’da başlattığı “Zarb-e Azb” operasyonuyla birlikte özellikle lider kadrosu olmak üzere bölgedeki El Kaide yapılanmasına yönelik ABD tarafından gerçekleştirilen insansız hava aracı saldırıları, örgütün bu bölgedeki yapılanmasına ciddi oranda darbe vurmuştu.
Diğer yandan El Kaide için Arap Yarımadası’ndaki önemli bir bölge olan Yemen’e de bakıldığında, ABD insansız hava araçlarının o bölgede de etkin bir şekilde örgütü hedef aldığı görülüyor. Nitekim geçtiğimiz Ocak ayında El Kaide’nin Arap Yarımadası lideri Kasım er Rimi ABD’nin bölgede gerçekleştirdiği bir hava saldırısında hedef alınmış ve Yemen’de kendisinden önceki El Kaide liderleriyle aynı kaderi paylaşmıştır.
Afrika’da uzun süredir baş vermekte olan küresel çatışmanın yeni dinamikleri, bu bölgeyi küresel güçlerin yeni odağı haline getirmektedir. Bu düzlemden bakıldığında, özellikle Batı Afrika’da, Sahel bölgesinde çatışmaların daha da arttığı dikkat çekmekte.
Batı Afrika’da son durum:
Her ne kadar Doğu Afrika’da, özellikle Somali’de ABD varlığı önemli oranda artmış olsa da ABD’nin bu askeri varlığı Batı Afrika’da kullanmadığı görülüyor. Afrika kıtasında daha çok Somali’deki El Kaide yapılanması olan Eş Şebab’a odaklanmış olan ABD, son dönemde bölgede daha da palazlanan ve gelecek döneme dair ciddi endişeler barındıran IŞİD yapılanmasına karşı mevcut bir askeri strateji açıklamamıştır. Nitekim sahaya bakıldığında ABD’nin bu bölgedeki gelişmeleri dikkatle takip ettiği, ancak çatışmalara Afganistan, Yemen ve Somali’de olduğu gibi doğrudan herhangi bir müdahalede bulunduğu görülmemektedir.
Diğer yandan ABD’nin Kuzey Afrika ülkesi Tunus’ta El Kaide’ye yönelik gerçekleştirilen bazı operasyonlara, yerel güvenlik güçleriyle birlikte katıldığı biliniyor.
Buna ek olarak ABD’nin Batı Afrika sahasında birtakım “tanımlanamayan” faaliyetlerde bulunduğu da geçtiğimiz dönemde ortaya çıkmıştı. Mali-Nijer sınırında ABD özel kuvvet personeline yönelik gerçekleştirilen bir pusu saldırısı sonrası, bölgedeki ABD varlığı belli oranda deşifre olmuş ve askerlerin bu bölgedeki varlıkları sorgulanmaya başlanmıştır. En az 3 ABD askerinin öldüğü saldırının sorumluluğunu bölgede IŞİD’e bağlı bir yapılanma üstlenmiş, AFRICOM‘dan yapılan açıklamada, saldırıda ABD ve Nijer ortak devriye konvoyunun hedef alındığı ifade edilmişti.
IŞİD’in saldırıyı üstlendiği açıklama:
Sonraki süreçte ABD askerlerine yönelik gerçekleştirilen pusuya ait, ABD askerlerinin üzerindeki kameralarca kaydedilen görüntüler de kamuoyuna servis edilmişti:
Muhtemelen, öldürülen ABD askerlerinden ele geçirilmiş kamera kayıtlarına ait bölümler de videoda kullanılmış.
— Halid Abdurrahman (@halidabdurrahmn) March 4, 2018
Ekteki görüntü çatışma sırasında ABD askerlernce kaydedilmiş. pic.twitter.com/j8mg7tbZdQ
IŞİD’in bu bölgede faaliyet göstermesi aynı zamanda El Kaide için de bölgede farklı dinamiklerin ortaya çıkmasına neden olacaktı. Nitekim gelecek dönemde bölgede IŞİD ile El Kaide arasında bir çatışma süreci işlemeye başladı.
Mayıs 2020 itibarıyla Batı Afrika’daki El Kaide-IŞİD dağılımı:
El Kaide’nin Afrika’daki güç merkezi konumunda bulunan Sahel bölgesindeki varlığı, ABD tarafından olmasa da IŞİD ile yaşanan çatışmalar yüzünden farklı bir boyut kazanmış durumda. Özellikle IŞİD’in El Kaide’yi hedef alan saldırılarında yaşanan artış sebebiyle örgütün bu bölgede geçmiş dönemdeki gibi bir büyüme sürecine gidemeyeceği düşünülüyor.
Bölgedeki IŞİD yapılanması sadece askeri boyutlu saldırılar gerçekleştirmenin yanında, grupların El Kaide’den ayrılıp kendilerine katılmaları için de ayrı bir çalışma yürütüyor. IŞİD’in 2014 yılında sözde hilafet ilan etmesiyle bu örgüte karşı oluşan sempati, Afrika kıtasında birçok grubun örgüte katılımıyla sonuçlanmış, sonrasındaki süreçte ise El Kaide’ye karşı saldırılar düzenlemeye başlamışlardı.
El Kaide tarafı bu saldırılara karşı kısa bir süre öncesine kadar karşılık vermeme yönünde refleks göstermiş olsa da an itibariyle bölgede El Kaide ile IŞİD arasında karşılıklı çatışmaların yaşandığı haberleri aktarılmaktadır. IŞİD’e bağlı propaganda kaynaklarından “Al Naba” gazetesi de bir süredir yaptığı yayınlarda bölgede El Kaide’ye bağlı gruplarla yaşanan çatışmalara yer vermişti.
IŞİD ile El Kaide arasında bölgede yaşanan çatışmalar başlıca şu hatlar üzerinde yoğunlaşıyor:
Mali’nin orta kesiminde yer alan Mopti bölgesinde bulunan Dialloube, Koubi, Djantakai ve Nigua,
– Mali’nin kuzeyi, Timbuktu bölgesinde bulunan Ndaki’de,
– Mali’nin kuzeyi Gao bölgesinin In-Tillit yerleşimi yakınlarında,
– Nijer’in güneybatısındaki Tillaberi bölgesinin Aghay yerleşimi yakınlarında,
– Mali-Burkina Faso hattındaki Liptako-Gourma bölgesinde ve Burkina Faso kuzeyindeki Soum bölgesinde
Diğer yandan bölgede El Kaide’ye karşı saldırı başlatan IŞİD yapılanmasının kendi içinde de birtakım bölünmeler yaşandığı biliniyor. Bunun en bariz örneği Nijerya’nın kuzeyindeki Boko Haram yapılanması lideri Ebubekir Şekau’nun IŞİD yönetimi tarafından azledilmesi, yerine başka bir yönetici atanmasıyla baş göstermişti. Batı Afrika bölgesindeki IŞİD yapılanmasının temelini El Kaide’den ayrılan grupların oluşturduğu ve örgütün El Kaide ile devam eden çatışma potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, gelecek dönemde IŞİD’in kendi içerisinde daha başka sorunlar ve bölünmelerin yaşanması da ihtimal dahilinde.
El Kaide’nin Batı Afrika’da birçok farklı grubu kendi bünyesine katarak bölgede bu denli büyüyebilmesinin baş mimarı olarak gösterilen Ebu Musab Abdulvedud tam da IŞİD ile yaşanan gerilimli süreç döneminde hedef alınması, Fransa’nın bölgedeki dinamikler konusunda önemli istihbari destek aldığını da gösteriyor. Ebu Musab Abdulvedud’un hedef alınmasıyla yalnızca El Kaide’nin bölgedeki yapılanmasına bir darbe vurulmamış, aynı zamanda IŞİD ile El Kaide arasındaki sorunu bölgede çatışma olmadan çözme potansiyelinin de şimdilik kapısı kapanmıştır. IŞİD’in bölgede ilk ortaya çıktığı dönemde El Kaide’nin bu örgütle doğrudan çatışmaya girmemesinin, IŞİD’lilerin örgütten ayrılıp yeniden El Kaide saflarına katılımını sağlamak üzere Ebu Musab Abdulvedud tarafından ortaya atılmış bir tez olduğu da değerlendiriliyor. Nitekim Abdulvedud, bölgedeki diğer El Kaide liderlerinin yanında daha fazla saha tercubesiyle ön plana çıkan bir isimdi.
Yine belirtilmesi gereken bir diğer önemli nokta, bölgede her ne kadar Fransa’nın askeri boyuttaki aktifliği (Özellikle insansız hava aracı saldırıları) göze çarpıyor olsa da Ebu Musab Abdulvedud gibi El Kaide’nin bölgedeki üst düzey liderlerini hedef alma konusunda bu ülkenin ABD istihbaratına muhtaç olduğu biliniyor. ABD’den bu konuda Sahel bölgesi özelinde lojistik ve istihbari konularda önemli destekler alan Fransa, bu desteği vazgeçilemez olarak görüyor. Bu bağlamda, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “ABD’nin Sahel bölgesi özelinde Afrika’daki askeri varlığını azaltacağı” yönündeki açıklamalarını, “Fransa için kötü bir gelişme” olarak nitelemişti.
Sonuç olarak, ABD ve Pakistan tarafından 2014 yılında gerçekleştirilen operasyonla Pakistan-Afganistan bölgesindeki etkinliği azalan, ancak gerek stratejik gerek sembolik önemi nedeniyle bu bölgeden vazgeçmeyecek olan El Kaide için Batı Afrika’nın yeni bir güç merkezi olup olmayacağı konusu, bölgenin gelecek dönemde özellikle IŞİD ile yaşanan sürecin hangi dinamiklerle ve nasıl şekilleneceğine bağlı.
El Kaide ile IŞİD arasındaki gerilimin, mevcuda nispeten daha kapsamlı bir hal alması durumu, Fransa’nın bundan olumlu yönde istifade etmesinin yanında, El Kaide’nin de 2000’li yılların başından bu yana bölgede süregelen faaliyetleri baltayacaktır.
Bölgenin tüm şart ve çatışma dinamiklerine rağmen, El Kaide’nin özellikle Ebu Musab Abdulvedud döneminde, Batı Afrika’da diyalog temelli birleşmelerle tahmin edilen boyutun da ötesinde bir güç kazandığını eklemek gerekli.