Gazze: Bombardıman durdu, propaganda savaşı sürüyor
Haftalardır süren "insani duraklama" tartışmalarının ardından nihayet zayıf da olsa bir ateşkes sağlandı.
Bu uzun bir yol oldu, çünkü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bir yandan devam eden iç siyasi ve hukuki sorunlarını ertelemek için, diğer yandan da Hamas'ı ortadan kaldırmak gibi neredeyse imkansız bir görevi sürdürmek istediğini iddia ettiği için hiç bitmeyen bir savaş istiyor.
Bu arada Hamas, zafer kazanmış gibi algılanmak için tek umutlarının -her ne kadar bu tür bir "pirus zaferi" olsa da- süresiz bir ateşkes sağlamak olduğunu biliyor.
Böyle bir senaryonun gerçekleşme ihtimali düşük olduğu için de gerilimi tırmandırma söylemini sürdürmek ve bölgesel müttefiklerinin hazır ve nazır olmalarını sağlamak için retorik kullanmak zorundalar.
Uluslararası güvenlik çalışmaları uzmanı James Der Derian'ın bir tür "başka yollarla savaş" olarak nitelendirdiği anti-diplomasinin yükselişi buna işaret ediyor. Bu kavram, geleneksel diplomatik arabuluculuk ve uzlaşma sürecine karşı etkin bir şekilde şiddet uygulayan yöntemleri kapsamaktadır.
Ara buluculara saldırmak
Bu anti-diplomasinin bir parçası da arabuluculuk, uzlaşma ve barışı savunanlara yönelik saldırıların artmasıdır. Genellikle dezenformasyon ve propaganda içerir. Bu saldırılar çok yönlü olup ülke içinde, bölgesel ve uluslararası düzeyde gerçekleşmektedir.
23 Kasım'da, Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetilen X'teki bir İsrail hesabı, İsrail askerinin Gazze'deki Şifa Hastanesi yakınlarında Hamas'a ait bir tünelde ilerlediğini gösteren kurgulanmış bir video yayınladı ve bu tür videoların sayısı giderek artıyor.
İlginçtir ki videoda Katar'a üç kez atıfta bulunuluyor ve özellikle tünelin "Katar yerleşkesine" ve "Katar binasına" yakınlığına işaret ediliyor.
Şifa Hastanesi bağlamında "Katar binası" ifadesi 16 Kasım'dan bu yana kullanılıyor ve bu ifadenin ilk kez İsrail ordusu tarafından yayınlanan bir videoda geçtiği görülüyor. Katar binası genellikle 3 km uzaklıktaki "Katar İmar Merkezi"ni ifade etmektedir.
Böyle bir dilin kullanılması tesadüf değildir. Propagandada hiçbir şey tesadüfen olmaz. Kelime seçimleri -özellikle de belirli ülke ya da kişilerden bahsedilmesi- belirli mesajları iletmek için dikkatle seçilir.
Bu durumda, Katar ile Hamas arasında bağlantı kurmaya çalışmak ve İsrail'in Şifa Hastanesi'nin silahlı Filistinli grup için bir komuta ve kontrol merkezi olarak hizmet ettiği yönündeki söyleminin bir parçasıdır.
Neden mi?
Katar mevcut savaşın ortasında barış için arabuluculukta öncü bir rol oynuyor. Katar'ın çalışmaları, Cuma gününden itibaren Hamas'ın elindeki esirlerin ve İsrail'in elindeki Filistinli mahkumların serbest bırakılmasını sağlayan müzakerelerin merkezinde yer alıyor.
İsrail, arabulucunun güvenilirliğini sarsmaya çalışarak Katar'a kendisi için daha iyi bir anlaşma sağlaması yönünde baskı yapabileceğini umuyor. Bazen bu çabaları en yakın müttefiki ABD'nin söyledikleri ve yaptıklarıyla çelişse dahi.
Örneğin Ekim ayında, ABD Başkanı Joe Biden'ın arabuluculuk çabalarından dolayı Katar'ı övmesinin ardından İsrail ordusunun Katar'ı eleştiren bir videoyu silmesi, ABD politikası ile İsrail'in iç siyaseti arasındaki gerilime işaret ediyor.
Başka bir deyişle, İsrail'in anti-diplomasi girişimleri, Katar'ın arabulucu rolüne olan inancını vurgulayan ABD ile ters düştü.
Küresel anti-diplomasi
Diplomasi karşıtlığının iş başında olduğu başka örnekler de var. Birleşmiş Milletler İşgal Altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Albanese, kendisini BM Davranış Kurallarını ihlal etmekle suçlayan bir karalama kampanyasının hedefi oldu.
Uluslararası hukuk uzmanı ve açık sözlü bir barış savunucusu olan Albanese, İsrail yanlısı propagandacılar tarafından Avustralya'ya yaptığı bir seyahatle ilgili olarak ortaya atılan suçlamaları kamuoyu önünde reddederek, seyahatin BM tarafından görevinin bir parçası olarak resmen finanse edildiğini açıkladı.
Albanese, ateşkes yoluyla savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunan en etkili ve güvenilir seslerden biri olarak öne çıkıyor. Gazetecilerden gelen yanlış bilgilendirilmiş sorulara verdiği kısa cevaplar sık sık viral oldu ve sosyal medyada giderek artan bir takipçi kitlesi edindi.
Hatta Avustralya'da barış yanlısı bir protestocu onun resmini ve ülkenin Başbakanı Anthony Albanese'ye atıfta bulunan "Gerçek Albanese" sloganını taşıyan bir pankart açtı.
İsrail için çatışmanın sona ermesi aynı zamanda hesap verebilirlik sürecinin başlaması anlamına da gelmektedir. Bu nedenle Albanese'ninki gibi barış çağrısı yapan etkili diplomatik sesler dezenformasyonun hedefi oluyor.
X'te 100.000'den fazla takipçisi olan Albanese'nin erişimi ve sosyal medya becerisi onu İsrail'in diplomasi karşıtı güçleri için bir tehdit haline getiriyor.
Farklılıklar arasında köprü kurma girişimlerine -daha geniş anlamda diplomasiye- karşı yürütülen savaş, kamuoyunun savaş alanı haline gelen ABD ve Avrupa'daki üniversite kampüslerinde devam ediyor. Üniversite protestolarının anti-Semitizm ve Filistin karşıtlığını teşvik ettiği iddiaları var.
Ancak bunlar da bölünme ve çatışmayı teşvik etmek üzere tasarlanmış diplomasi karşıtı kampanyalara konu olmaktadır.
British Columbia Üniversitesi'nin kampüsteki Yahudi yaşamını desteklemeye adanmış bir kuruluş olan Hillel şubesi, bir mensuplarının, kuruluşun bilgisi dışında, kampüsün etrafına "Hamas'ı seviyorum" mesajını içeren çıkartmalar yerleştirdiğini bildirdi. Amaç açıkça endişeleri manipüle etmek ve Filistin yanlısı aktivistleri Hamas yanlısı olarak karalamaktı.
Peki ya Hamas?
Hamas'ın bu ateşkes dönemi için kendi propaganda planları olacaktır. Ve tam bir ateşkesin yokluğunda -İsrail'in duraklamadan sonra savaşa devam etme niyetini açıkça ortaya koymasıyla- Hamas'ın endişelenmek için nedenleri olabilir.
Şu anda, Batı da dahil olmak üzere küresel kamuoyu ateşkesi destekliyor gibi görünse de Batılı politikacılar bu düşünceyi desteklemeye daha az eğilimli durumda.
Ana akım medya ve sosyal medya görüşlerin şekillenmesinde hayati önem taşıyor. Bunu Hamas da biliyor ve savaşa karşı amansız bir küresel baskıya gereksinim duyuyor.
Hamas'ın sadece Gazze'nin gündemde kalmasına değil, Filistinlilerin insanlaştırılmasına da ihtiyacı var.
Bombardımanın kısa süreliğine durması, Gazze'den gelen korkunç sivil katliam videolarının sosyal medyadaki akışını yavaşlatırsa dünya bu kadar umursamaz mı olacak?
İsrail yeni bir savaşa hazırlanırken Hamas hem askeri hem de retorik olarak hazırlıklı olmalı.
Yine anti-diplomasiye dönelim. 23 Kasım'da ateşkes ilan edildikten sonra ve yürürlüğe girmesine bir günden az bir süre kala Hamas'ın askeri kanadı bir video yayınlayarak "tüm direniş cephelerini" İsrail'le çatışmayı kızıştırmaya çağırdı.
Zorlu müzakerelerle elde edilen bir duraklamanın hemen öncesinde gerilimi tırmandırma çağrısı yapmak mantığa aykırı görünebilir. Ancak Hamas ateşkesin Yemen, Lübnan, Irak ve İran'daki müttefiklerine İsrail'e karşı savaşta Filistinli gruba verdikleri desteği azaltabilecekleri mesajını vermesini istemeyecektir.
Bölgesel tırmanma tehdidi -evet, "tüm direniş cephelerinde"- Hamas'ın ABD'nin ateşkes çağrısı yapma konusundaki isteksiz çabalarını bile harekete geçirmeye çalışırken kullandığı kozlardan biri oldu.
Peki, önümüzdeki birkaç gün içinde ne bekliyoruz?
İsrail, kamuoyunu savaş lehine motive etmeye ve arabulucuları ya da barış çağrısı yapanları zayıflatmaya çalışacak. Hamas ise bir yandan Filistinlilerin çektiği acılar için azami sempati oluşturmaya çalışırken, diğer yandan da müttefiklerinin desteğini korumak için savaş isteğini sürdürecektir.
25 Kasım'da çatışmalara ara verilmesini sağlayan anlaşma, Hamas'ın esirlerin serbest bırakılmasını geciktirmesi ve İsrail'i anlaşmanın şartlarını yerine getirmemekle suçlamasıyla yeni bir krizle karşı karşıya kaldı.
Hangi tarafın suçlu olduğunu ya da her iki tarafın da sorumluluğu paylaşıp paylaşmadığını söylemek zor ancak yaşanan dram ateşkesin kırılganlığının altını çizdi.
Bombardıman durdurulmuş olabilir ama başka yollarla savaş devam ediyor.
Al Jazeera için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirildi. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.