Dr. Mehmet Sürmeli

Dr. Mehmet Sürmeli

İmanı parçalamak ve deizm

İmanı parçalamak ve deizm

Mekkî surelerde “Rab” isminin daha çok kullanılmasında Allah’ı fonksiyonel açıdan daha iyi tanıtma gayesi yatmaktadır. Çünkü müşrikler, yakın komşularının –Bizans- etkisinde kalarak Aristocu bir ilah anlayışına sahip olmuşlardır. Bu anlayışın neticesinde Mekkeli müşrikler arasında evreni yaratıp sonra da mahlûkatı kendi hâline terk etmiş “emekli ilah” düşüncesi egemen olmuştu.

Kur’an-ı Kerim, Rab isminin derinliğinde var olan anlamları zihinlere yerleştirmek suretiyle düşüncede tevhîdî bir devrim yapmıştır. Buna binaen Mekkî surelerde bu ismin çok kullanılması oldukça anlamlıdır. Fonksiyonel tanıtım zihinlerde karar bulunca, Kur’an, “Rab” ismi yerine lafza-ı celali daha çok kullanmaya başlamıştır.

Burada bir ilgi kuracak olursak modern insan da Allah’ı antik/kadim cahiliyeden farklı anlamamaktadır. Yaratmada onu kabul edip hayatın genişlik alanının düzenlenmesinde vahye kısmi bir şekilde yer vermek veya hiç yer vermemek suretiyle politeist (çok tanrılı/müşrik) bir hayatı tercih etmektedir. Hayatı yönlendirmede icat edilen tanrı-insan(lar) mutlak otoritenin sahibi yapılarak kişiler rububiyet makamına çıkarılmaktadır.

Biraz daha patolojik bir durumu yansıtan tanrı tanımazlık ve mutlak inkâr son zamanlarda artsa da, ülkemizde sayısal anlamda daha düşüktür. Fakat Allah’ın varlığını kabul edenlerin de kabul ettikleri varlığın/Allah’ın işlevselliği ile alakalı çok ciddi problemleri var. Allah Teâlâ’yı işlevsel anlamda veya emir alanında kabul etmeyip hayatın yönlendirilmesini ideolojilere bıraktıktan sonra içi boş bir imanın pek de bir anlamı yoktur. Böyle bir iman sahibine İslâm kimliğini kazandırmaz. Kur’an’ın çok yerde vurguladığı üzere iman bir bütündür. Hiç bir parçalanmayı onaylamaz. Eskilerin deyimiyle “Zarûrât-ı diniyeden birini inkâr eden dinin tamamını reddetmiş olur.”

Yeri gelmişken şu hatırlatmayı yapmamız gerekiyor. Ülkemizde bazı şahıs ve gruplar deizmin halk arasında ve okullarda revaç bulmasından bahsetmektedirler. Hatta hiçbir bilimsel çalışma yapmadan sadece karalamak için imam hatip Liselerinde de deizmin arttığını iddia ettiler. Şayet böyle bir durum varsa nedeni, dini eğitimin toplumun bütün tabakalarını kapsayacak şekilde ehliyetli insanlar tarafından bir plân dâhilinde verilmemesindendir. Dinin yıllarca düşman olarak görüldüğü bir ülkede sorgulanması gereken uygulanan siyasi projeler ve onların hayata bakış tarzlarıdır. Tercih edilen batılılaşmanın bizatihi kendisi şirk değil midir?

Unutmayalım ki deizm veya politeizm, siyasetin şeriatten kopmasıyla başlamış bir süreçtir. Ülkemiz siyasetinin dini kimliği tamamen reddettiğini açıklaması ve kendine yeni bir kıble belirlemesiyle beraber ideolojiler din makamına çıkarılmıştır. Bu dönemmde şirk etkin kılınmıştır. Ateizm, deizm, materyalizm, pozitivizm, kapitalizm, sosyalizm, sekülerizm vb. ideolojilerin tamamı şirktir. Bu ideolojilere bağlananlar da müşriktirler.

Hâl böyleyken bazıları kendilerinin müşrik olduklarına bakmaksızın deizmin gençler arasında yaygınlaştığından dem vuruyorlar. Deizm dâhil şirk türlerinden kurtulmanın tek yolu İslâm’ın bütünlüğüne dönmek, parçacıl bir din anlayışından kurtulmaktır. Hâlbuki cehalet, İslâm düşmanlığı ve ideolojik dayatmalarla toplumun iman alanı parçalanmıştır. İşte deizm de imanı parçalamanın bir başka görüntüsüdür.

Esasında dini, hayatın genişlik alanına yansıtmayan herkesin hayatında deist etkiler vardır. Bu sapık anlayış ve hayat tarzından ancak Allah’a mutlak teslimiyet ve bu teslimiyetin tezahürü olarak dinin hayatın her alanına bilinçle yansıtılmasıyla çıkılır. Tekraren şu vurguyu yapmak istiyoruz: Din hayattan tamamen uzaklaştırılınca zamanla sapmalar çeşitlenmiş ve deizm vb. sapık akımlar bilerek veya bilmeyerek, işlevsel olarak toplumda yerlerini almıştır. Bu sapkınlığı düzeltecek olan da siyasettir. Aksi hâlde ülkedeki her kâfirin hesabını vermeye hazır olmaları gerekir.


Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1173 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
2 Yorum
    Dr. Mehmet Sürmeli Arşivi