Christopher Phillips

Christopher Phillips

"Türkiye'nin Afrin harekâtının gerçek kazananı Esed ve Putin"

"Türkiye'nin Afrin harekâtının gerçek kazananı Esed ve Putin"

(…)

Ancak Zeytin Dalı Harekâtıyla ilgili bu türden iyimser açıklamalara rağmen başarı henüz çantada keklik olmaktan çok uzak. Üstelik Türkiye’nin sadece YPG’li düşmanları değil müttefiki olan Suriyeli isyancılar da muhtemelen bunun bedelini ödeyecekler. İşin garip yanı, gerçek galipler muhtemelen Rusya ile Erdoğan’ın sözde düşmanı Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed olacak gibi görünüyor.

Uzun süreli bataklık riski

(…)

Ancak harekâtın tehlikeleri de var. Türkiye uzun süreli bir bataklığa saplanabilir. Türk ordusu 2016’daki darbe kalkışması akabindeki tasfiyelerle tükendi. Fırat Kalkanı Harekâtı’nda, dağlık Afrin’e kıyasla, daha düzlük bir bölgeyi ele geçirmek 7 ay sürmüş ve en az 70 Türk askeri hayatını kayberken Suriyeli isyancılarda can kaybı çok daha fazla olmuştu.

ABD tarafından eğitilip donatılmış YPG’lilerin aksine, o dönemde Türk ordusu disiplinsiz İslam Devleti (İD) militanlarıyla savaşmıştı. Bugün YPG’nin hedefi, Ankara’yı gelecekte YPG kontrolündeki diğer bölgeleri vurmaktan caydırmak için Afrin’de Türk tarafına azami miktarda can kaybı verdirmek. Türkiye daha savaşın ilk ayında Afrin’de 30 askerini kaybetti.

Türkiye Afrin’i ve belki de Erdoğan’ın iddia ettiği gibi komşu Menbic’i ele geçirse dahi, 2016’da aldığı kendisine daha dost Sünni Arap köylerinin aksine, bu defa düşman toprakları elinde tutuyor olacak ki bu da onu silahlı isyana açık hale getirecek. Alternatif olarak Erdoğan, sonunda Afrin’deki 10.000 Kürt’ü boş verip daha makul bir şekilde sınır boyunca uzanan bir tampon bölgeyi tercih edebilir. Ancak bu denli iddialı bir söylem benimsedikten sonra bu tercih bir yenilgi olarak görülecektir.

Esed’le bir anlaşmaya varmak

Ancak Türkiye hedeflerinden birini gerçekleştirdi; yani YPG’yi zayıflattı. YPG için en kötü senaryoda Ankara ve müttefiklerinin Afrin’i ve belki de Menbic’i ele geçirmesi ve Fırat’ın doğusuna doğru saldırıları genişletmesi var. Öte yandan en iyi senaryo dahi oldukça kötü: YPG Türk kuvvetlerini yaklaştırtmayıp gelecekteki istilalardan da caydırarak Afrin’i elinde tutabilir; ama bir maliyetle.

YPG, –önce rejimin kontrolündeki topraklardan Afrin’e Kürt savaşçıların geçişine izin vermesi için, ardından da Esed yanlısı milislere kucak açmak suretiyle– Esed’le bir anlaşmaya varmak zorunda kaldı. Anlaşmanın ayrıntıları hala belirsiz; ama sonuç, muhtemelen Afrin’de ve belki de Menbic ile YPG kontrolündeki Halep’in Şeyh Maksud bölgesinde Esed varlığının artması olacak. Ayrıca Kürt savaşçıları Afrin’e taşımak Suriye’nin doğusunda YPG mevzilerini zayıflatacak.

Zeytin Dalı’nın diğer kaybedenleri Suriyeli isyancılar ve ABD olacak. Rus entrikalarıyla ve azalan dış destekle çoktandır fiilen etkisizleştirilen Suriyeli isyancıların Afrin’deki kalan tek uluslararası müttefikine [Z.T.K. Türkiye’yi kastediyor]katılmaktan başka pek de bir seçeneği yok. Ancak bunu yaparken gittikçe daha fazla bir Türk vekil gücü gibi görünmeye başladılar. Esed rejimi İdlib ve Ğuta’yı vururken Suriyeli Kürtleri öldüren Türk üniforması içinde “Özgür Suriye Ordusu” savaşçısı görüntüsü, isyancıların davasına pek de destek sağlamaz.

Bu arada ABD iki müttefikinin birbiriyle çarpışması olgusuyla yüzleşmekte. Zeytin Dalı, kısmen Türkiye’nin -Suriyeli Kürtlere verdiği destek karşısında- Washington’a öfkesini göstermesiydi. Trump yönetimi şu an bölünmüş durumda: YPG ve onların SDG şemsiyesi, İran’ın Doğu Akdeniz ülkeleri üzerindeki ihtiraslarını dizginlemek ve İD’in yeniden canlanmasını önlemek için hala daha tek ümit; ama Türkiye de Erdoğan’la son dönemdeki gerilimlere rağmen uzun vadeli kilit stratejik müttefik.

Dolayısıyla Washington, her iki müttefike de çok fazla zarar vermeden bu çatışmanın en kısa zamanda sona ereceği ümidinde. Gerçi ABD’nin Türkiye’nin saldırılarını önleyememesi, YPG’liler safında Washington’ın güvenirliği konusunda şüpheleri artırmakta, hele de geçmişte ve kısa süre evvel de Kerkük’te Kürtlere ihanet sicili dikkate alındığında…

Eğer ki Türkiye’nin hedefi YPG-ABD ittifakını yıpratmak idiyse bunu başardı; Esed-YPG anlaşmasının da gösterdiği gibi, Kürtlerden bazıları artık destek için ABD’nin ötesine bakıyor.

NATO ittifakının zayıflaması

Rusya ve müttefiki Esed bu işten galip çıkanlar. Esed için bunun birçok faydası var. Birincisi, bu operasyon YPG’yi zayıflatmakta; ki İD’in yenilgiye uğratılması ve isyancıların etkisizleştirilmesinden sonra YPG geriye kalan rejime yönelik son iç tehditti. Nihai olarak Esed, Kürt topraklarını ya müzakerelerle ya da kuvvet kullanarak yeniden kendisininkine entegre etme ümidinde. Türkiye YPG savaşçılarını vurarak, örgütün ABD’yle ittifakını test ederek ve rejimle yerel bir anlaşma yapmaya zorlayarak Esed’e bir iyilik yapmış oldu.

İkincisi, bu operasyon, Esed’in isyancıların kontrolündeki bölgelere yönelik arttırdığı askeri saldırılardan dikkatleri dağıttı. En sonunda dünya Esed’in Ğuta saldırısının farkına vararak ayıldığında ise İdlib’deki isyancı topraklarının bir kısmını koparıp aldı, tam da Türkiye Afrin’le meşgulken... Ayrıca askeri çözümü müzakerelere hep tercih etmiş olan Esed, Türkiye’nin şiddete başvurmasını, kendisinin ateşkesleri (tekrar tekrar) bozmasını meşrulaştırmak için bir bahane olarak kullanabilir.

Bu arada Rusya zekice Afrin’deki gelişmelerden uzakta dururken Suriye’deki mütehakkim olarak görünmeye devam ediyor. Türkiye Afrin’in hava sahasında operasyonlarını sürdürmek için Rusya’nın muvafakatine bağımlı; bu da demek oluyor ki harekât ne kadar uzarsa Ankara Moskova’ya o kadar bağımlı hale gelecek.

Erdoğan’a göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin zaten Esed’in Afrin’e askeri birlik yollamasını önlemiş durumda – gidenler sadece kendisine sadık milislerdi.

Ama tabii ki Putin, Suriye hava sahasını kapatabilir de, Erdoğan’ı küçük düşürücü bir şekilde durmaya zorlayarak ve sinsice YPG’nin gözüne girmeye çalışarak… Bu durumda YPG-ABD ittifakına daha da fazla zarar verecektir.

Bu arada Putin, NATO müttefikleri Türkiye ile ABD’nin karşılıklı birbirlerini suçlamalarının ve böylelikle ittifakın zayıflamasının tadını çıkarabilir.

Kısaca Türkiye, uzun vadede başarılı olma şansı sınırlı ve birçok gizli tuzağı ve tehlikeyi içinde barındıran bir saldırı başlattı. YPG’li düşmanları belki acı çekebilir, ama müttefikleri ABD ve Suriyeli isyancı güçler de bundan zarar görecekler. Bu arada Esed’e ve Rusya’ya da Afrin’de pek bir yükümlülük altına girmeden avantaj sağlama imkânı bahşedilmiş durumda.

Kaynak: Ortadoğu Günlüğü

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Bu yazı toplam 4980 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Christopher Phillips Arşivi